Merhaba..
Bu güzel pazar gününde ister Kastamonu' da olun, ister başka yerde bir ufak tur atmaya ne dersiniz Kastamonu' muzda? Belki özleyenler vardır aranızda, hasret giderin olmaz mı?
Günlerden bir gün kızımla düştük yola, yavaş yavaş yürüdük takip ettiğimiz yol bizi şehrimize seyirli bir tepeden bakan İsmail Bey Külliye' sine getirdi.
Tamda öğle ezanı okunuyordu. İçim kıpır kıpır oldu. Namazımı Külliyede edâ etmek nasib oldu. Laf aramızda bunu sık sık tekrarlamak niyetindeyim.
Neyse efendim fotoğraflarımla sizi başbaşa bırakırken Külliyemiz ile ilgili bilgileri de aktaracağım sizlere..
İSMAİL BEY KÜLLİYESİ :
Candaroğulları Beyliği’nin yarattığı kültürel ve sanatsal atmosferin en güzel örneklerinden biri olan İsmail Bey Külliyesi, yüzyıllara vurulmuş bir simge olarak Kastamonu’nun en göz alıcı tarihsel eserlerinden biridir.
Kent merkezinde İsmail Bey Mahallesinde yer alan külliye, üzerinde MÖ. 2.yüzyıla ait iki adet kaya mezarı ile birde kaya fasadının bulunduğu Şehinşah Kayası üzerinde yer almaktadır.
Candaroğulları Beyliğinin son hükümdarı İsmail Bey tarafından yaptırılan külliye içerisinde, camii, türbe, medrese, han, hamam ve kütüphaneden oluşan beylikler devri sanatının en güzel örneklerini sergileyen yapılar topluluğu bulunmaktadır.
İsmail Bey Camisi
Zaviyeli olarak adlandırılan camiler grubundandır. Kesme taş duvarlı yapının 18 x 9.30 m. boyutlarında, çift kubbeyle örtülü harimi, iki yanındaki zaviye odalarıyla T biçimi oluşturmakta, mihrap arkasındaki giriş yönünde kesme taş ayaklar üzerine oturan beş kubbeli son cemaat yeri bulunmaktadır. Mermer işçiliği ile göze çarpan giriş kapısı ve süslemeli minaresiyle Beylikler Devri mimarisinin en iyi korunmuş örneğidir.
Yazıtına göre 1454 yılında Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. İsmail bey’in 1460 tarihli vakfiyesine göre han, hamam ve arazi vakıfları da bulunmaktadır.
İsmail Bey Türbesi
Külliye içerisinde yer almaktadır. Türbe kare planlı, tromplu kubbe örtülü, özenli kesme taş işçiliği olan bir yapıdır. Yapının bir kenarı dıştan 10 m, içten 6.85 m’dir. Giriş, doğu cephesinin ortasından verilmiş, diğer cephelerine birer pencere açılmıştır. Kubbe kasnağında bir pencere dizisi daha vardır. Kubbe ve trompları dıştan örten piramidal örtü kurşun kaplıdır.
Yapı İsmail bey’in 1460 tarihli vakfiyesinde yer almaktadır. Giriş kapısı üzerinde yazıt yeri olmasına karşın yazıtının olup olmadığı bilinmemektedir. İsmail Bey’in, Kastamonu’dan ayrılma tarihi olan 1461 yılından önce yaptırıldığı ise kesindir. İsmail Bey türbesi olarak anılmasına karşın kendisi buraya gömülmemiştir. Türbe de İsmail Bey ailesinden şahıslar gömülüdür.
Türbede 4’ü ahşap 6’sı mermer 10 sanduka vardır. Mermer sandukalarda yazıtlar bulunmaktadır. Bilinen sanduka sahipleri Ulemadan Seyyid Ali Acemi, Ulemadan Safiyyüddin Efendi, İsmail Bey’ in oğlu İshak Bey, Ayşe Hatun ve İsmail Bey’ in kızı veya kız kardeşi olan Azade Hatun’ a aittir.
Türbenin giriş kapısı üzerindeki kemerden sarkan bir taş süslemesi bulunmaktadır. Beşgen yapıda köşebentlere sahip bu süslemeye sanat tarihi literatüründe mukarnas adı verilmektedir. Ancak Kastamonu’daki yaygın bir inanışa göre bu süsleme aslında İsmail Bey’in portresidir. Özellikle İslam Sanatında kişi çizimi yasak olduğu için İsmail Bey mimarı ya da sanatçısına yakından bakıldığında olağan bir süsleme uzaktan bakınca ise kendi yüzünü andıran bir uygulama yapmasını istemiş ve sanatçı bunu başarmıştır.
Deve Hanı
Külliye içinde yer alan yapı, 11 x 4ç30 m boyutlarına, ortası kubbe, iki yanı beşik tonoz ile örtülü üç bölümlü giriş holü ve buradan geçilen 12.88 x 11.15 m boyutlarında dikdörtgen planlı, tonozlu büyük bir mekândan oluşmaktadır.
1460 tarihli İsmail Bey vakfiyesine göre camiye vakfedilmiştir. 1952 yılında çatı örgüsü tamir geçirmiştir.
Deve Hanı, avlusuz-kapalı tip hanlar grubunda yer almaktadır.
Adından da anlaşılacağı üzere, genellikle Deve Kervanları ile Kastamonu’ ya uğrayan ticaret erbabının konakladığı bir handır. Hanın içinde zamanında develerin bağlandığı bölümler dikkat çekmektedir. Dikkat çekici bir nokta Deve Hanı’nın giriş kısmıdır. Girişte iki kapı mevcuttur. Dış kapı içtekine göre daha geniştir. Bunun sebebi; yüklü olarak hanın önüne gelen develer dış kapıdan alınmakta ve iki kapı arasında sağ ve sol yanlarda bekçi odalarının bulunduğu kısmın önündeki bir metre yükseklikteki yük boşaltma yerine yüklerini boşaltmaktadırlar. Eğer develer yüklü olarak dış kapıdan içeri giremezse, hayvana fazla yük bindirdiği gerekçesi ile deve sahipleri ceza ödetildiği de düşünülmektedir.”
İsmail Bey Hamamı
Günümüzde külliye sınırları dışında külliyenin batısında yer alır. Ahşap soyunmalık bölümünün dış görünümü konutu andırmaktadır. Ortası kubbeli dikdörtgen planlı sıcaklık ve arkasında yer alan iki halvetli bir düzen göstermektedir. Yine İsmail Bey vakfı olan Kale (Saray) Hamamıyla aynı plan şemasında yapılmıştır.
İsmail Bey’in vakfiyesinde yer alan hamamın camiyle birlikte inşa edildiği düşünülmektedir.
İsmail Bey Medresesi
Külliye içinde yer alan medrese, 10.45 x 10 m boyutlarında kareye yakın planlı bir avlu etrafında U biçimi oluşturan tonozlu on hücre ve avlunun aksına yerleştirilmiş kubbe örtülü 7x 6.25 boyutlarındaki dershaneden oluşmaktadır. Yapıya giriş batıdaki hücre dizisi arasındaki, üstü yine tonozlu 2.30 enindeki geçitten sağlanır.
1460 tarihindeki İsmail Bey vakfiyesinde medreseden söz edilmiş ama İsmail bey’in bu tarihte Filibe’ye sürgün sonrasında medresenin inşaatı bir süre duraksamış, ancak bundan 25 yıl sonra bitirilebilmiştir. Yazıtında İsmail bey’in isminin geçmemesi de bu görüşü destekler.
İsmail bey’in döneminin önde gelen bilginlerinden Niksarlı Muhyiddin için yaptırdığı söylenen medrese, dershane iç duvarındaki 1846 yılında onarım görmüştür.
Şakayık – ı Numaniyye isimli eserde medrese için şunlar yazılmaktadır; “ Bu devirde meşhur olan hiçbir alim yoktur ki İsmail Bey’ in ilmi müessesesine uğramamış olsun. Hatta bu alimler arasında Fatih sultan Mehmet’ in birkaç misli ücret teklif ederek İstanbul’ a davetini kabul etmeyip İsmail Bey’ in yanında kalmayı tercih edenler vardır.”
İsmail Bey Çeşmesi
İsmail Bey Mahallesi Aşağı İmaret Yolu üzerinde külliyenin yakınındadır. Su haznesi bulunan çeşmenin ön yüzü dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış üstten teğetli sivri kemerden oluşmaktadır. Kemer üçgenleri içerisinde birer rozet bulunmakta, ayrıca “maşallah” yazısı ile saksı içerisindeki çiçek motifi görülmektedir. Yazıtına göre 1798 yılında yapılmış ve bir başka yazıta göre 1890 yılında onarılmıştır.
İsmail Bey’in vakfı olması nedeniyle mevcut çeşmenin yerinde Candaroğulları dönemine kadar giden başka bir çeşmenin olduğu düşünülebilir.
Külliye’de ayrıca kütüphane de mevcuttur. Ayrıca İsmail Bey Cami batısındaki büyük ocaklı oda bir imaret olduğunu da göstermektedir.
KAYNAK: Kastamonu Valiliği Yayınları
Camimizin kapısı heybetli ve hayranlık uyandırıcı..
Kitabesi..
Külliyenin güney cephesinden şehre baktığınızda solunuzda Saat Kulesi;
Sağınızda Yakup Ağa Külliyesi ve Kale sizlere göz kırpacak..
Camii bahçesinde bir minik kuş :)
Nesiller arası muhabbet pek koyu..
Burada namaz kılmak ne güzel..
Namaz sonrası büyükler hasbihal ediyor mis kokulu bahçede..
Çıkarken sadakamızı bırakmayı unutmuyoruz..
Hala aklımda en kısa zamanda tekrar gideceğim..
Kastamonu' mun bir başka köşesinde buluşmak üzere..
3 yorum:
Allah onlardan razı olsun
bu toprakların değerleri
hayırlı kandiller denizciğim
Kastamonuda 5 yil öğretmenlik yaptim. Azdavay da. Artik kendi memleketim gibi. Cok özlüyorum gerçekten...
Yapılardaki detaycılık şimdi yok, ne kadar güzel tasarlanmış. Kokusu, havası bambaşkadır.
Yorum Gönder