31 Mayıs 2015 Pazar

Kastamonu İsmail Bey Külliyesi


Merhaba..
Bu güzel pazar gününde ister Kastamonu' da olun, ister başka yerde bir ufak tur atmaya ne dersiniz Kastamonu' muzda? Belki özleyenler vardır aranızda, hasret giderin olmaz mı?
Günlerden bir gün kızımla düştük yola, yavaş yavaş yürüdük takip ettiğimiz yol bizi şehrimize seyirli bir tepeden bakan İsmail Bey Külliye' sine getirdi. 
Tamda öğle ezanı okunuyordu. İçim kıpır kıpır oldu. Namazımı Külliyede edâ etmek nasib oldu. Laf aramızda bunu sık sık tekrarlamak niyetindeyim. 
Neyse efendim fotoğraflarımla sizi başbaşa bırakırken Külliyemiz ile ilgili bilgileri de aktaracağım sizlere..

İSMAİL BEY KÜLLİYESİ :
Candaroğulları Beyliği’nin yarattığı kültürel ve sanatsal atmosferin en güzel örneklerinden biri olan İsmail Bey Külliyesi, yüzyıllara vurulmuş bir simge olarak Kastamonu’nun en göz alıcı tarihsel eserlerinden biridir.
Kent merkezinde İsmail Bey Mahallesinde yer alan külliye, üzerinde MÖ. 2.yüzyıla ait iki adet kaya mezarı ile birde kaya fasadının bulunduğu Şehinşah Kayası üzerinde yer almaktadır.
Candaroğulları Beyliğinin son hükümdarı İsmail Bey tarafından yaptırılan külliye içerisinde, camii, türbe, medrese, han, hamam ve kütüphaneden oluşan beylikler devri sanatının en güzel örneklerini sergileyen yapılar topluluğu bulunmaktadır.

İsmail Bey Camisi
Zaviyeli olarak adlandırılan camiler grubundandır. Kesme taş duvarlı yapının 18 x 9.30 m. boyutlarında, çift kubbeyle örtülü harimi, iki yanındaki zaviye odalarıyla T biçimi oluşturmakta, mihrap arkasındaki giriş yönünde kesme taş ayaklar üzerine oturan beş kubbeli son cemaat yeri bulunmaktadır. Mermer işçiliği ile göze çarpan giriş kapısı ve süslemeli minaresiyle Beylikler Devri mimarisinin en iyi korunmuş örneğidir.
Yazıtına göre 1454 yılında Candaroğlu İsmail Bey tarafından yaptırılmıştır. İsmail bey’in 1460 tarihli vakfiyesine göre han, hamam ve arazi vakıfları da bulunmaktadır.

İsmail Bey Türbesi
Külliye içerisinde yer almaktadır. Türbe kare planlı, tromplu kubbe örtülü, özenli kesme taş işçiliği olan bir yapıdır. Yapının bir kenarı dıştan 10 m, içten 6.85 m’dir. Giriş, doğu cephesinin ortasından verilmiş, diğer cephelerine birer pencere açılmıştır. Kubbe kasnağında bir pencere dizisi daha vardır. Kubbe ve trompları dıştan örten piramidal örtü kurşun kaplıdır.
Yapı İsmail bey’in 1460 tarihli vakfiyesinde yer almaktadır. Giriş kapısı üzerinde yazıt yeri olmasına karşın yazıtının olup olmadığı bilinmemektedir. İsmail Bey’in, Kastamonu’dan ayrılma tarihi olan 1461 yılından önce yaptırıldığı ise kesindir. İsmail Bey türbesi olarak anılmasına karşın kendisi buraya gömülmemiştir. Türbe de İsmail Bey ailesinden şahıslar gömülüdür.

Türbede 4’ü ahşap 6’sı mermer 10 sanduka vardır. Mermer sandukalarda yazıtlar bulunmaktadır. Bilinen sanduka sahipleri Ulemadan Seyyid Ali Acemi, Ulemadan Safiyyüddin Efendi, İsmail Bey’ in oğlu İshak Bey, Ayşe Hatun ve İsmail Bey’ in kızı veya kız kardeşi olan Azade Hatun’ a aittir.
Türbenin giriş kapısı üzerindeki kemerden sarkan bir taş süslemesi bulunmaktadır. Beşgen yapıda köşebentlere sahip bu süslemeye sanat tarihi literatüründe mukarnas adı verilmektedir. Ancak Kastamonu’daki yaygın bir inanışa göre bu süsleme aslında İsmail Bey’in portresidir. Özellikle İslam Sanatında kişi çizimi yasak olduğu için İsmail Bey mimarı ya da sanatçısına yakından bakıldığında olağan bir süsleme uzaktan bakınca ise kendi yüzünü andıran bir uygulama yapmasını istemiş ve sanatçı bunu başarmıştır.

Deve Hanı
            Külliye içinde yer alan yapı, 11 x 4ç30 m boyutlarına, ortası kubbe, iki yanı beşik tonoz ile örtülü üç bölümlü giriş holü ve buradan geçilen 12.88 x 11.15 m boyutlarında dikdörtgen planlı, tonozlu büyük bir mekândan oluşmaktadır.
1460 tarihli İsmail Bey vakfiyesine göre camiye vakfedilmiştir. 1952 yılında çatı örgüsü tamir geçirmiştir.

Deve Hanı, avlusuz-kapalı tip hanlar grubunda yer almaktadır.
Adından da anlaşılacağı üzere, genellikle Deve Kervanları ile Kastamonu’ ya uğrayan ticaret erbabının konakladığı bir handır. Hanın içinde zamanında develerin bağlandığı bölümler dikkat çekmektedir. Dikkat çekici bir nokta Deve Hanı’nın giriş kısmıdır. Girişte iki kapı mevcuttur. Dış kapı içtekine göre daha geniştir. Bunun sebebi; yüklü olarak hanın önüne gelen develer dış kapıdan alınmakta ve iki kapı arasında sağ ve sol yanlarda bekçi odalarının bulunduğu kısmın önündeki bir metre yükseklikteki yük boşaltma yerine yüklerini boşaltmaktadırlar. Eğer develer yüklü olarak dış kapıdan içeri giremezse, hayvana fazla yük bindirdiği gerekçesi ile deve sahipleri ceza ödetildiği de düşünülmektedir.”

İsmail Bey Hamamı
Günümüzde külliye sınırları dışında külliyenin batısında yer alır. Ahşap soyunmalık bölümünün dış görünümü konutu andırmaktadır. Ortası kubbeli dikdörtgen planlı sıcaklık ve arkasında yer alan iki halvetli bir düzen göstermektedir. Yine İsmail Bey vakfı olan Kale (Saray) Hamamıyla aynı plan şemasında yapılmıştır.
İsmail Bey’in vakfiyesinde yer alan hamamın camiyle birlikte inşa edildiği düşünülmektedir.

İsmail Bey Medresesi
 Külliye içinde yer alan medrese, 10.45 x 10 m boyutlarında kareye yakın planlı bir avlu etrafında U biçimi oluşturan tonozlu on hücre ve avlunun aksına yerleştirilmiş kubbe örtülü 7x 6.25 boyutlarındaki dershaneden oluşmaktadır. Yapıya giriş batıdaki hücre dizisi arasındaki, üstü yine tonozlu 2.30 enindeki geçitten sağlanır.
1460 tarihindeki İsmail Bey vakfiyesinde medreseden söz edilmiş ama İsmail bey’in bu tarihte Filibe’ye sürgün sonrasında medresenin inşaatı bir süre duraksamış, ancak bundan 25 yıl sonra bitirilebilmiştir. Yazıtında İsmail bey’in isminin geçmemesi de bu görüşü destekler.
İsmail bey’in döneminin önde gelen bilginlerinden Niksarlı Muhyiddin için yaptırdığı söylenen medrese, dershane iç duvarındaki 1846 yılında onarım görmüştür.
Şakayık – ı Numaniyye isimli eserde medrese için şunlar yazılmaktadır; “ Bu devirde meşhur olan hiçbir alim yoktur ki İsmail Bey’ in ilmi müessesesine uğramamış olsun. Hatta bu alimler arasında Fatih sultan Mehmet’ in birkaç misli ücret teklif ederek İstanbul’ a davetini kabul etmeyip İsmail Bey’ in yanında kalmayı tercih edenler vardır.”

İsmail Bey Çeşmesi
İsmail Bey Mahallesi Aşağı İmaret Yolu üzerinde külliyenin yakınındadır. Su haznesi bulunan çeşmenin ön yüzü dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış üstten teğetli sivri kemerden oluşmaktadır. Kemer üçgenleri içerisinde birer rozet bulunmakta, ayrıca “maşallah” yazısı ile saksı içerisindeki çiçek motifi görülmektedir. Yazıtına göre 1798 yılında yapılmış ve bir başka yazıta göre 1890 yılında onarılmıştır.
İsmail Bey’in vakfı olması nedeniyle mevcut çeşmenin yerinde Candaroğulları dönemine kadar giden başka bir çeşmenin olduğu düşünülebilir.
Külliye’de ayrıca kütüphane de mevcuttur. Ayrıca İsmail Bey Cami batısındaki büyük ocaklı oda bir imaret olduğunu da göstermektedir.

KAYNAK: Kastamonu Valiliği Yayınları

Camimizin kapısı heybetli ve hayranlık uyandırıcı..

Kitabesi..

Külliyenin güney cephesinden şehre baktığınızda solunuzda Saat Kulesi;

Sağınızda Yakup Ağa Külliyesi ve Kale sizlere göz kırpacak..

Camii bahçesinde bir minik kuş :)

Nesiller arası muhabbet pek koyu..

Burada namaz kılmak ne güzel..

Namaz sonrası büyükler hasbihal ediyor mis kokulu bahçede..

Çıkarken sadakamızı bırakmayı unutmuyoruz..

Hala aklımda en kısa zamanda tekrar gideceğim..

Kastamonu' mun bir başka köşesinde buluşmak üzere..

28 Mayıs 2015 Perşembe

Mevlid Günüm


Merhaba..
Dün benim için çok özel bir gündü..
Maviş gözlü ton ton babanneciğimin 25. sene-i devriyesinde O' nu dualarla andık. Allah' ım kabul etsin.
Hem babannemi anmak, hem de Rabbimizin verdiği nimetlere, sağlık ve afiyete şükür etmek için sevdiklerimizle toplandık. Rabbim kabul etsin, çok güzel içime sinen güzel bir toplantı oldu. Arzum anneciğiminde yanımda olmasıydı, ama kalben yanımda oldu. Buna da şükür.
Evlerimizde imkânlarımız dahilinde Kur' an okumak okutmak, toplantılarda buluşmak çok güzel. Allah ömür verdikçe her yıl bu toplantıları tekrar etmek istiyorum inşallah..
Evlerimizden Kur' an, dua ve bereket eksik olmasın inşallah.
Duygularım ziyadesi ile yoğun olduğundan karmakarşık bir giriş oldu ama mazur görün..
Buradan bir de hocamıza teşekkür etmek istiyorum ki sesiyle kalplerimizin kulaklarımızın pasını sildi, bizleri arındırdı, maneviyatımızı coşturdu.. Allah razı olsun.
Evimin Allah Allah nidâlarıyla dolup taştığı bu güzel günde misafirlerime çeşitli ikramlar hazırladım, bakalım neler yapmışım..

Tavuklu Pilav

Cevizli Kadayıflı Baklava

Tatlı Pastane Kurabiyesi

Limonlu Mahlepli Kurabiye

Patatesli Gül Böreği

Muzlu Rulo Pasta

Zeytinyağlı Yaprak Sarması

Dağıtılmak üzere Kuş Lokumları

Rabbim kabul etsin, tekrarlarını yapmayı nasib etsin inşallah..

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Su Böreği Tadında Makarnalı Börek


Merhaba..
Pırıl pırıl bir Mayıs sabahından selam olsun herkese..
Köyde geçirdiğim dört günün ardından tekrar buradayım. Burada paylaşmak, sizlere ulaştırmak için çok güzel fotoğraflar çektim.. İlerleyen günlerde paylaşacağım inşallah.
Bugün ise hazırlamaktan ve yemekten hoşnut kaldığım, pratik ve bir okadar da lezzetli Makarnalı Böreği sizlerle buluşturacağım. Çay saatlerinizi ve kahvaltılarınızı lezzetlendirecek harika bir tarif. Başlıkta belirttiğim gibi su böreği tadında. Elinizin altında yufkanız varsa eğer hemen deneyin derim..

Malzemeler:
4 adet yufka
Yarım paket fiyonk makarna
Haşlamak için 1,5 lt. su
Tuz

Sos malzemesi için:
1,5 su bardağı süt
1 çay bardağı sıvıyağ
3 çorba kaşığı tereyağ
2 çorba kaşığı yoğurt
3 adet yumurta
1 çay kaşığı tuz
2 su bardağı lor peyniri
Yarım demet maydanoz

Yapılışı:
Makarnalar kaynar suda haşlanıp süzülür.
Derin bir kapta süt, eritilip soğutulmuş tereyağ, sıvıyağ, yoğurt, tuz ve yumurtalar çırpılır.
Hazırlanan sostan 1 çay bardağı ayrılır. Haşlanmış makarna, kıyılmış maydanozlar ve lor peyniri bir kapta harmanlanıp kalan sütlü yağlı sos ile buluşturulur.
Orta boy fırın tepsisi yağlanıp ilk yufka kenarları dışarda kalacak şekilde tepsiye yerleştirilir. Üzerine makarnalı karışımın üçte biri ilave edilip ikinci yufka büzüştürülerek tepsiye serilir. Makarnadan eklenir. Üçüncü yufka da büzüştürülerek serilir ve tekrar makarna döşenip son kat yufka tepsiye serilir. Kenarları dışarda kalan alt yufkanın son kat yufkanın üzerine kapatılıp, kenarda bekletilen sos yufkanın üzerine güzelce sürülür ve önceden ısıtılmış 180 derece fırında kızarana kadar pişirilir.
Fırından çıkıp ılınan börek dilimlenerek servis edilir.

Afiyet olsun..

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Peynir Kroket


Merhaba..
Kahvaltı birçok evde olduğu gibi bizim evde de en keyifli dakikaların geçirildiği öğün..
Yeni başlayan günün enerjisi çakmak çakmak gözlerimize yansıyor, en renkli sofralar kahvaltı için kuruluyor. Hele bir de sabah güneşi giriyorsa mutfağa değmeyin keyfime..
Bu güzel kahvaltı sofralarına güzel lezzetli tarifler arıyorum çoğu zaman..Günlerden bir gün bloglar arasında gezerken sevgili Umut Sepetim' de bu nefis tarifle karşılaştım..Peynir yeme konusunda sıkıntı yaşadığım kızım bu kroketlere bayıldı.. Sık sık hazırlıyorum artık..

Malzemeler:
3 dilim kaşar peyniri (kurşun kalem kalınlığında)
1 adet yumurta
1 çay bardağı un
1 çay bardağı galeta unu
Kızartmak için sıvıyağ

Yapılışı:
Yumurta bir kaba alınıp çırpılır. Galeta unu ve beyaz un ayrı ayrı tabaklara alınıp bekletilir.
Kaşar peynirleri kurşun kalem kalınlığında dilimlenip, yine urşun kalem kalınlığında parçalara kesilir.
Kaşar peynir çubukları, önce una, sonra yumurtaya ve en son galeta ununa bulanıp bir tabağa dizilir ve buzlukta 10 dk. dinlendirilir.
10 dk. sonunda kızgın yağda yeryeri kızartılıp servis tabağına alınır.
Sıcak sıcak servis edilir.

Afiyet olsun..


11 Mayıs 2015 Pazartesi

Dereotlu Peynirli Minikler


Merhaba.
Yepyeni haftanın ilk gününde sıcacık, pırıl pırıl bir sabaha uyandık, bugünümüze şükürler olsun.
Geçen hafta sevgili blog arkadaşımız Aysultan' ın kıymetli babacığının vefatı ile üzüldük. Rabbim rahmet eylesin, mekanı cennet olsun inşallah. Geride kalanlara saır versin. Ölüm bizler için muhakkak bunu biliyor ve idrak ediyor olsak da yinede zor. Çok zor. Sabır diliyorum..
Hayatta herşey bizler için ve hayat herşeye rağmen devam ediyor. Bu sımsıcak mayıs sabahında istedim ki öğleden sonranız tarifini vereceğim nefis miniklerle tatlansın.
Buyrun;

Malzemeler:
125 gr. margarin
2 çorba kaşığı yoğurt
Yarım çay bardağı sıvıyağ
2 adet yumurta
1 tatlı kaşığı tuz
1 pk. susamlı mahlepli kabartma tozu
1 çorba kaşığı sirke
2-3 damla limon suyu
3-4 su bardağı un
1 çay bardağı kaşar peyniri rendesi
1 çay bardağı beyaz peynir rendesi
Yarım demet ince kıyılmış dereotu

Üzeri için:
1 yumurta sarısı
Çörekotu

Yapılışı:
Oda ısısında margarin yoğurma kabına alınıp üzerine yoğurt ve yumurta eklenerek karıştırılır.
Sıvıyağ, sirke, limon suyu eklenerek karıştırmaya devam edilir.
Tuz, kabartma tozu ve iki su bardağı un eklenerek yoğurmaya başlanır. Kaşar peyniri ve beyaz peynir rendeleri ile ince kıyılmış dereotu da ilave edilen hamura un kontrollü olarak eklenerek yumuşak kıvamlı ele yapışmayan bir hamur elde edene dek yoğrulur.
Hazırlanan kurabiye hamurundan fındık büyüklüğünde parçalar koparılıp yuvarlanır ve tepsiye sıralanır. Üzerlerine yumurta sarısı sürülüp çörekotu serpilir ve önceden ısıtılmış 175 derece fırında kızarana kadar pişirilir.

Afiyet olsun..