30 Haziran 2014 Pazartesi

Patburger :)


Ramazan Ayının üçüncü gününden merhaba :)
Başlığa bakıp "bu da ne yahu?" diyeceksiniz belki ama düşündüm düşündüm bu ismi pek yakıştırdım :)
Ramazan için stokladığım tariflerden. Misafirlerime de yapmayı planlıyorum vesselam..
Patlıcanı seviyorum ama bostan patlıcanının yeri ayrı bende, birkaç yıl evvel alıştığım tavuklu saksı kebabından sonra yeni favorilerimden olacak bu patburger :)
Patlıcanları kızartmadan, hafif ve lezzetli bir yemek elde etmek, misafirlerinizi mest etmek isterseniz, doğru adrestesiniz..
İşte hazırlanışı, kimbilir belki bu akşam süsler iftar sofaralarınızı..

Malzemeler:
2 adet bostan patlıcanı
300 gr. köftelik kıyma
1 adet soğan
Tuz, karabiber
Bir tutam maydonoz
Arasına:
Dilimlenmiş kaşar peyniri
Üzerine:
Kiraz domates, maydonoz yaprakları
2 çorba kaşığı salça
Sıcak su
Tuz

Yapılışı:
Patlıcanlar ala soyulurak parmak kalınlığında dilimlenir. Tuzlu suda beklemeye bırakılır. 
Köftesi için soğan ve maydonoz robottan çekilip yoğurma kabına alınır. 
Kıyma, tuz ve karabiber eklenerek özleşene dek yoğrulur. 
Elde edilen köfte harcından yumurta büyüklüğünde parçalar koparılıp yuvarlanır, el yordamı ile yassılaştırılır. 
Buzdolabında 20 dk. dinlenmeye bırakılır. 
Suda bekleyen patlıcanlar sudan çıkarılıp, yıkanır, kurulanıp birer dilim fırın tepsisine sıralanır. 
Her patlıcan diliminin üzerine bir adet köfte ve bir dilim kaşar peyniri konulup üzerine bir dilim daha patlıcan kapatılır. Her patlıcanın üzerine iki adet kiraz domates ikiye bölünerek yerleştirilir.
Patlıcan dizme işi bittikten sonra bir tavada salça sıvıyağda kavrulup, sıcak suyu ve tuzu verilerek kaynatılır. Patlıcanların üzerinden gezdirilir. 
Hazırlanan tepsi önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında 30 dk. kadar pişirilip, sıcak servis edilir. 

Afiyet olsun..


29 Haziran 2014 Pazar

Kırmızı Mercimek Çorbası


Ramazan ayının ikinci gününden merhaba :)
Havalar çok sıcak, insanlar zorlanıyor filan ama yine de Ramazan her haliyle mübarek, neşeli, huzurlu ilerliyor..
Burada hava gündüz çok sıcak, geceleri ciddi oranda serin böyle iklimlerde yaşayanlarınız varsa beni anlayacaklardır insan şu mevsimde ne giysin nasıl uyusun şaşırıyor bazen.. Sahura haziranda uyanıp üşüyeceğim ve üzerime yelek giyeceğim aklıma gelmezdi doğrusu , ama oldu.
Üşüdüm filan derken çorba düştü aklıma hemde bunca yıldır blog yazmama rağmen haftada üç gün pişirdiğim çorbanın blogda olmadığı :) Evet evet mercimek çorbası :) Hadi bugün paylaşayım akşama da pişireyim de içimiz ısınsın :)
Ben mercimeğin dişe dokunur olmasını sevdiğimden düdüklü tencerede pişirmiyorum, tarifi de ona göre veriyorum :)
Hayırlı iftarlar..

Malzemeler:
1 adet soğan
1 domatesin rendesi
1 su bardağı kırmızı mercimek
2 çorba kaşığı domates salçası
Tuz
Su
1 çorba kaşığı sıvıyağ

Üzeri için; tereyağ

Yapılışı:
Soğanlar yemeklik doğranıp sıvıyağda pembeleştirilir. Üzerine önce domates salçası, sonra domates rendesi alınıp kavrulur, mercimek de eklenerek bir iki kez çevrilir. Üzerini geçecek kadar soğuk su ilave edilip, tuzu kontrol edilerek pişmeye bırakılır.
Suyunu çekerse sıcak su ilave edilerek kıvamı sağlanır. Mercimekler dağılana kadar pişen çorba sıcak sıcak üzerine kızdırılmış tereyağ gezdirilerek servis edilir.

Afiyet olsun..

28 Haziran 2014 Cumartesi

Çilekli Serin Tatlı


Merhaba,
Herkese hayırlı Ramazanlar diliyorum, bu kıymetli ayı oruçlarımızla, namazımızla, Kuranımızla, sadakalarımızla, hoş görü ve muhabbetimizle geçirelim inşallah. Allah' m bu mübarek günlerin yüzü suyu hürmetine tüm ibadetlerimizi ve gönlümüzden geçirdiklerimizi kabul buyursun, bizleri affetsin, mağfiret eylesin inşallah..
Ramazan ayının ilk günü yayınlayacağım diye sakladığım nefis bir tarifim var sizlere bugün..
İlk iftarda içinizi ferahlatsın diye çilekle tatlandırılmış, serin mi serin, lezzetli mi lezzetli nefis bir tatlı yapmak isterseniz, doğru adrestesiniz :)

Malzemeler:
1 lt. süt
1 su bardağı tozşeker
2 çorba kaşığı nişasta
1 çorba kaşığı pirinç unu
1 çorba kaşığı un
1 kutu krema
1 kase çilek
1 pk. parçacıklı vanilin
1 tatlı kaşığı tereyağı
Kedidili bisküvi

Üzeri için: Pişirilmeyen çikolatalı tatlı sos

Yapılışı:
Öncelikle krema hacminin iki katı olana dek çırpılıp, içine rendelenmiş çilekler ilave edilerek 2 dk. daha çırpılıp soğuması için buzdolabına kaldırılır.
Tencereye süt, şeker, nişasta, pirinç unu ve un alınıp çırpılır ve ocağın altı yakılıp orta ateşte karıştırarak pişirilir.
Kaynamaya başlayan tatlıya vanilin, tereyağı ve dolaptaki çilekli krema eklenerek 3-4 dk. daha kaynatılır ve ocaktan alınıp kuplara/kaselere pay edilir.
Bir adet kedidili bisküvi dörde bölünerek kupların/kaselerin yanlarına iliştirilir.
Ilınan tatlıların üzerine tarifine göre çırpılarak hazırlanan çikolatalı tatlı sostan birer kaşık paylaştırılıp, birer çilek kondurularak süslemesi tamamlanır.
Buzdolabında dinlendirilerek servis edilir.

Afiyet olsun..

23 Haziran 2014 Pazartesi

Kayısılı Mini Turta


Merhaba..
Şöyle çay saatlerinizi renklendirecek meyveli bir tart a ne dersiniz? Hemde mevsimin en güzel meyvelerinden kayısı ile.. 
En çok kardeşimin beğendiği bu nefis tarifi kayısının tezgahlarda bol olduğu şu günlerde, Ramazan ayı öncesinde paylaşmak istedim :)
Evde olan malzemelerle nefis lezzetler ortaya çıkarmak isteyenler buraya efendim :)

Malzemeler:
Hamuru için:
2 yumurta (1 tanesinin sarısı ayrılacak)
1 su bardağı tozşeker
1 çay bardağı sıvıyağ
90 gr. tereyağ veya margarin
2 çorba kaşığı yoğurt
1 pk. vanilin
1 pk kabartma tozu
3-4 su bardağı un
İç malzemesi:
Yarım kilo kayısı
5 çorba kaşığı tozşeker
1 su bardağı çekilmiş ceviz
Üzeri için;
1 yumurtanın sarısı

Yapılışı:
Kayısılar küp küp doğranır, teflon bir tavaya alınır üzerine tozşeker eklenip suyunu salıp çekene kadar sotelenir, ocağın altı kapatılıp çekilmiş ceviz ilave edilerek karıştırılır ve soğumaya bırakılır.
Hamur için; yoğurt, yumurta ve sıvıyağ çırpılır, üzerine 4 çorba kaşığı un ilave edilir karıştırılır. Yumuşamış tereyağ, şeker, kabartma tozu ve vanilin eklenir, azar azar un ilave ederek kulak memesi kıvamında bir hamur yoğrulur.

Hamurun üçte biri üst süslemesi için ayrılır, kalan hamurdan yumurta büyüklüğünde parçalar koparılıp muffın kalıplarına yerleştirilir. İçerisine pişirilip soğutulmuş kayısılı karışımdan ikişer kaşık pay edilir. Üzerleri için ayrılan hamurdan minik parçalar koparılarak minik rulolar yapılır ve meyvelerin üzerine kafes şeklinde yerleştirilir.
Kafes hamurlarının ve papatyaların üzerine ayrılan yumurta sarısı sürülür.
170 dereye önceden ısıtılmış fırında pişirilir.
Fırından çıkıp soğuyunca servis yapılır..


Afiyet olsun..

20 Haziran 2014 Cuma

Zeytinyağlı Bakla

Merhaba..
Ramazan Ayı kapımıza gelmişken içimde bir heyecan, bir mutluluk var yine :) Allah layığı ile icra edebilmeyi, Ramazan' ı anlayabilmeyi nasip etsin hepimize..
Tatilden önce epeyce tatlı tarifi vermiştim halen de bekleyen tariflerim var ama Ramazan' a saklıyorum, ferah, iç açan nefis serin tatlar bizlerle olacak inşallah..
Şimdi ise mevsimin en gözde zeytinyağlılarından bakla sizlerle olacak, aslında ben pek sevmem ama eşim sever onun için pişirip, sizler için fotoğrafladım :)

Malzemeler:
Yarım kilo bakla
1 adet soğan
1 domates
3 çorba kaşığı zeytinyağ
Yarım demet dereotu
Sıcak su
2 tane küp şeker
Tuz
Üzeri için: Sarımsaklı yoğurt
Bekletmek için: 1 su bardağı su, 1 limonun suyu ve 1 çorba kaşığı kadar un
Yapılışı:
Baklaların yıkandıktan sonra sapları kesilip, varsa kılçıkları ayıklanır, iki üç parçaya kırılıp unlu limonlu suya konulur ki kararmasın..
Soğanlar yemeklik doğranıp zeytinyağında pembeleştirilir. Üzerine kabukları soyulup küp küp doğranmış domates eklenir, sotelenir.
Baklalar sudan çıkartılıp soğan ve domatesin üzerine alınır, tuz ve şekeri verilip renkleri sarıya dönene dek kısık ateşte kavrulur. Daha sonra 1,5 su bardağı kadar sıcak su eklenip pişmeye bırakılır.
Piştikten sonra üzerine kıyılmış dereotu serpilip karıştırılır, ılınana kadar beklenir.
Ilındıktan sonra üzerine sarımsaklı yoğurt ilave ederek servis edilir.

Afiyet olsun..

19 Haziran 2014 Perşembe

Yüzyılın Buluşması


Merhaba..
Uzunnnnn hemde çok uzun bir aradan sonra merhaba..
Nasılsınız görüşmeyeli, beni sorarsanız hamd olsun çok iyiyim tatil bana çok çok iyi geldi annemin vesilesi ile şehir şehir gezdik, ama en çok damağımda kalan bittabi İstanbul oldu..
Beni takip edenler bilir ki, İstanbul' da doğup büyüdüm ben, yaklaşık 8 yıldır memleketimde Kastamonu' dayım.. Bundan 3 yıl önce düğün davetiyelerimi dağıtmak için gitmiştim ondan da hiçbir şey anlamadan geri gelmiştim, çok şükür ki Allah bana dünya gözü ile İstanbul' u görmeyi, boğazın nefis kokusunu ciğerlerime çekmeyi nasib etti. 

Herşey bir yana bu kısa İstanbul ziyaretinin en özel ve güzel yanı canım Papatya' m ile buluşmamızdı, her gün net veya telefon ile görüşüp, konuşup buluşma hayalleri kurduğumuz ve bu konuda hiçbir zaman umudumuzu yitirmeyişimiz, can cana kan kana buluşacağımızı biliyor olmamız boşa değilmiş.. 
Çayımı açık doldurur papatyam ben evimdeyken de, yaptığı lezzetlerden ikram eder, kahvaltıya gel derim simidi sıcak getirir, ben giderim elimde sıcak ekmeğimle, alışverişe çıksa bu Deniz' e yakışır der, alır, olmadık anlarda sevindirir, yetiş dediğimde zaten baş ucumdadır. Anlatmayla bitmez dostluğumuz, inşallah bâki kalır. 
Uzaktan da olsa yan yana yaşadık bunca yıl, bundan sonra da hep böyle can cana, yan yana oluruz inşallah..
Sabah şu saatte buluşuyoruz deyip yolda türlü aksilikler başına gelen ben Papatyam' ı Eminönü iskele de epey beklettim ama kavuşmamız çok güzel oldu, sarıldım durdum bir daha sarıldım :)
 Bunca yılın hasreti nasıl biterdi ki bir anda, bunca yılın hasreti bir yana dedim ya uzakta ama yan yana yaşıyoruz biz, o yüzden hiç de ilk kez buluşuyor gibi değildik, akşam beraberdik sanki sabah yine buluştuk gibi.. 
Papatya' m bunu çok daha güzel ifade etmişti Facebook hesabında, demişti ki;
"sordular: nasıldı ilk karşılaşmanız?
biz sanki hep yanyanaymışız gibi. biz sanki kapı komşusu gibi.. insan hadi çay koyuyorum,sen de al çayını konuşalım dediği biriyle, sofraya oturduk hadi gel senin çayını açık koydum diye karşılık aldığı biriyle ve daha sayamayacağım kadar çok şey paylaştığı biriyle yüz yüzye hiç gelmemiş bile olsa, kalp kalbe olduğundan mütevellit, ilk karşılaşıyor gibi olmuyor efendim..
yaş 30, kaç tanesi geldi geçti, daim dostluk sandığım... duam odurki, nasıl görmeden kalplerimiz ısındı, kenetlendi, bundan sonra da ta ki havzu kevser başına kadar Allah rızası için birbirini seven iki dost olmaya devam edelim.
iyi ki varsın, hep ol.."

Sen de hep ol kuzum, çok seviyorum..
Neler yaptık Papatyam ile buna gelelim şimdi, sabah İskele de buluşup Haliç' teki İBB Sosyal Tesislerine getirdi bizi Papatyam,
Nefis bir kahvaltı yapıp, muhabbetin dibine vurduk, fotoğraf çektik,

 Elif Hanım' ı avuttuk :) 

Belediyenin böyle güzel tesisler yapmış olması çok güzel, manzarası, güler yüzlü personeli, kaliteli hizmeti ile sosyal tesislere hayran oldum..

Sonra Üsküdar' a geçmek için vapura bindik nasıl heyecanlandım anlatamam ilk kez gibi sanki.. Yüreğim pır pır çocuklar gibi şendim :)

Elif' im de sevdi vapuru rüzgârlandı, baktı baktı, dönüşte teyzesinin hediyesini denize atmasa daha iyi olacaktı :( 

Üsküdar' da Mihrimah Sultan Camii karşıladı beni elbette, nasıl doldu yüreğim anlatamam.. Canım İstanbul, Bebeğim Üsküdar, orda doğdum ben nasıl sevmem :)
Üsküdar Mado' da ağzımızı tatlandırdık..

Tabi Elif Hanım' ı avuttuk yine :) 

Doyamadığımmm,

Sonra azıcık turladık, vakit nasıl geçti bilmiyorum, Elif Hanım damga vurdu ya gezimize zorunlu ayrılık yaşattı bize, çocuklu olmak zor :)

Ayrılık vakti geldiğinde ağlayacak gibi oldum sanki, içim söküldü, buna da şükür yarabbi kavuştuk ya dünya gözü ile.. 
Nasib bir dahakine..
Geriye tadına doyamadığım, özlediğim, özleyeceğim bir dost muhabbeti, İstanbul' un ruhu, kokusu, dokusu kaldı...