30 Aralık 2010 Perşembe

Mutlu Yıllar Pastası


Merhabalar:))
2010 yılının sondan bir önceki gününe bembeyaz uyandık bizler bugün:) Üzülüyordum yılbaşı karsız geçecek diye.. Ama Allah duydu sesimi vee kar yağıverdi hede bir gecede:)
Dilerim ki karşılayacağımız yıl hepimizin düşlerimizi gerçekleştirmemiz, hedeflerimize ulaşabilmemiz, hayatın tadını çıkartabilmemiz için elverişli bir yıl olur..
Daha önce de bahsetmiştim benim için dönüm noktası niteliğinde bir yıl olacak Allah kısmet ederse.. Sevdiceğimle 3 yıldır süregelen sevdamız nihayete erecek hayatlarımızı birleştireceğiz nasipse..
Apayrı tarif edilemez bir heyecan bu..Seneye bu zamanlar neler anlatırım sizlere kimbilir diye düşünmeden edemiyorum doğrusu.. Ama bildiğim geçmiş yada gelecek hesabında kaybolmadan anı en güzel şekilde yaşayabilmeliyiz hepimiz..
Dilerim ki Allah bizi salih kullarından eyler, karşımıza güzel insanlar, sözler, hal ve davranışlar çıkarır..
Herkese mutlu yıllar diliyorum içinde aşk, sevgi, heyecan, mutluluk, sabır, bereket, sağlık ve huzur taşıyan..:)
ve pastam...Yarın akşam için özene bezene eldeki ve evdeki imkanlar dahilinde hazırladığım pastam..Öyle imreniyorum ki şekr hamurlu birbirinden güzel modelli pastalara ama daha yolum var sanırım bir gün o işe de el atarım belki:) Ama şimdilik pastam gördüğünüz üzre bu şekilde oldu..Biraz düğün pastası gibi oldu ama biz çok beğendik:))
Üç kutlamayı hesaba katarak planladım pastamı, en küçük kat nişanımızın 1. yıldönümü için, orta kat kardeşimin 18. yaşgünü için, en alt kat ise 2011 yılı için:))
Beğeneceğinizi umuyorum ve pazartesi günü görüşmek üzere diyorumm:))
Herkese kucak dolusu sevgiler, öpücükler..
Mutlu Yıllar!!!!
Pastam sevgili Birsel arkadaşımın ev sahibeliğni yaptığı YENİ YILA YENİ PASTALAR ETKİNLİĞİne gidiyor:)

Malzemeler:
Pastanın pandispanyaları için;
4 adet iri boy yumurta
3 çorba kaşığı kaynar su
1 türk kahvesi fincanı nişasta
2,5 türk kahvesi fincanı şeker
3 türk kahvesi fincanı un
1 pk. kabartma tozu
1 pk. vanilin
Kreması için:
7,5 su bardağı süt
9 çorba kaşığı un
2 adet yumurtanın sarısı
2 su bardağı şeker
2 çorba kaşığı mısır nişastası
2 çorba kaşığı tereyağı
1 tüp vanilin aroması
Arası için:
Muz
Kivi
Damla çikolata
Antep fıstığı
Üst kaplama için:
2 paket sade kremşanti + 1 su bardağı süt
2 paket çilekli kremşanti+1 su bardağı süt

Yapılışı:
Pandispanyalar bir gün önceden hazır edilir.Üç boy olacak şekilde ufaltılır.
Her bir pandispanya için; yumurtalari ayirmadan sicak su ile en yüksek ayarda cırpılır (yaklasik 1 dakika)
seker ve vanilini ilave edip çırpılır.(yaklasik 2-3 dakika), diger kuru malzemeleri elenerek ilave edilip karıştırılır. (düsük ayarda)
Elde edilen kek hamuru yaglanmış ve unlanmış küçük boy borcama dökülür ve önceden isitilmis 175 derecelik fırında 40- 45 dakika pişirilir. (bu asamada firin kapagini acmayalim)..
Ertesi gün;
Krem şantiler ayrı ayrı çırpılıp buzdolabında dinlendirilir.
Krema için;
beş su bardağı süt ve şeker ocağa alınır kısık ateşte karıştırılır.
Kalan süt ve diğer malzemeler ayrı bir yerde çırpılarak yavaş yavaş ocaktaki süt karışımına eklenip sürekli karıştırarak pişirilir ve yine karıştırarak soğutulur.
Hazırlanmış olan pandispanyalar önce boy ayarları için etrafından kırpılılır, sonra ortadan ikiye bölünüp hazır hale getirilir.
En büyük pandispanya platformun üzerine oturtulup krema ve meyveler ile kaplanıp ikinci katı kapatılıp şanti ile sıvanır üzerine bir küçük kat konulup aynı işlem tekrarlanır, sonra en küçük kat konulup aynı işlem uygulanır.
Kaplama işi biten pasta zevke göre süslenip buzdolabında bir gün dinlendirilip dilimlenerek servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun.. :)

29 Aralık 2010 Çarşamba

Zencefil Yıldızları


Merhabalar sevgili dostlar:))
Yılbaşı kıpırtıları başladı değil mi:) Umutları, mutlulukları, telaşları en güzel şekilde karşılamaya çalışmak ne kadar güzel..
Ben bugün çok çok yoruldum ama çok zevkli bir yorgunluk oldu..Bugün yılbaşı için yapacağım pastamın keklerini pişirdim üç tane ayrı ayrı kek:) ve sekiz ayrı çeşit kurabiye:) Annem evlenip gitmeden bozucaksın kız fırını deyip gülse de ortaya çıkan kokular mest etti onu:) Harika hazırlanıyoruz çok güzel olacak inşallah:) Yarın da pastamı kreması ile buluşturacağım ve kalan hazırlıkları tamamlayacağım:) Cuma gününe fazla iş kalmasın o gün yalnızca mezeleri hazırlamayı düşünüyorum:)
Neyse efendim bugün yaptığım kurabiyelerden olan zencefil yıldızlarının tarifini Lezzet Dergisinin web sitesinden aldım.. Harika tarifler var biliyorsunuz ne zaman gitsem oraya coşuyorum bunu da yapayım ! bunu da! bunu da! Sonu gelmiyor:)
Bugünlük burada bu kurabiyelerim sizlerle umarım beğenir sizlerde mutfağınızda hayata geçirirsiniz..

Malzemeler:
125 gr. yumuşatılmış tereyağı
110 gr. esmer tozşeker
3 su bardağı un
1 yumurta sarısı
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
3 çay kaşığı toz zencefil
Yarım su bardağı bal

Yapılışı:
Tereyağı, şeker ve yumurta sarısı mikserle çırpılır. Bal, un, zencefil ve kabartma tozu eklenip iyice karıştırılır. Gerekirse un veya bal ilavesi yapılır. Ben bala gerek görmedim ama çok çok az un ekledim..
Elde edilen hamur unlanmış tezgahta 5 mm kalınlığında açılır.Yıldız  kalıpla kesilerek yağlı kağıt serili tepsiye sıralanan kurabiyeler önceden ısıtılmış 160 derecelik fırında yaklaşık 15 dakika fırınlanıp soğutulur..

Afiyet bal şeker olsun :)

28 Aralık 2010 Salı

Kakaolu Islak Kek :)


Merhabalar sevgili dostlar:))

Bugünkü tarifimiz Taze Annecik, canım Tümay' ımdan:) Bu nefis keki yayınladığında hemen yapmıştım kırıntısı bile kalmamıştı:)
Buyrun Tümay' ım nasıl yapmış bir bakın..
Şimdi de ben nasıl yaptım bakalım:)

Malzemeler:
2 adet yumurta
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
1 yemek kaşığı margarin
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
1 çay bardağı fındık yağı
7 yemek kaşığı un
4 yemek kaşığı kakao
Üzeri için;
Toz antep fıstığı
isteğe bağlı olarak hazır çikolata sos

Yapılışı;
Öncelikle oda sıcaklığındaki yumurta ve şeker göz göz olana kadar çırpılır.
Üzerine süt, oda sıcaklığındaki margarin, vanilya ve fındık yağı eklenp çırpmaya devam edilir.Kakao eklenip karıştırılır.
Hazırlanan karışımdan 1 su bardağı dolusu ayrılır.
Çırpma kabında kalan malzemeye eleyerek un ve kabartma tozu eklenip karıştırılır.
Elde edilen kek karışımı yağlanmış baton kek kalıbına dökülür.
Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 30 - 35 dakika pişirilir. (Kürdan testinden başarı ile geçene kadar).
Kek fırından çıkınca kalıptan çıkartılıp henüz sıcakken ayrılan 1 su bardağı kakaolu karışım kekin üzerine dökülür.Soğuyunca üzerine üzerine isteğe bağlı olarak hazır çikolata sos ve toz antep fıstığı serpilir dilimlenerek servis edilir.

Afiyet bal şeker olsun :)


27 Aralık 2010 Pazartesi

Havuçlu Lokmalar ve Banu'cuğumun Hediyeleri:)



Merhabalar:))
"Kalpten kalbe bir yol gider" der o güzel Anadolu Türküsü bilirmisiniz ?
Benim de Gönülden gönüle kurduğum köprülerden bir tanesidir sevgili Banu' cuğum..
Bereketli olacağına inandığım cuma gününde aşure tenceresinin başında iken çaldı kapımız.. Elime tutuşturulan kocaman paket ile aynı büyüklükte bir gülümseme yerleşti yüzüme:) Halimi görmeliydiniz..
Oturdum hemen evin ortasına özene bezene heyecanla açtım paketimi.. İçinden çıkan bu birbirinden güzel hediyeleri ayrı ayrı sevdim, güzelce yerleştirdim diğer kıymetlilerimin arasına:))

Banu' cuğum birkaç hafta evvel istemişti benden adresimi düğün hediyesi yollayacağını söylemişti.. Ben önce çekinmiştim zahmet etme diyecektim.. Annem "yapma kızım kızcağız arzu etmiş geri çevirme, kız çeyizine çöp bile eklesen sevaptır engel olma" dedi.. Kıramadım verdim adresimi utana sıkıla. Sonra o güzel sesini duyurdu bana ikimizde heyecanlıydık : )
Sonra hediyeleşme etkinliğinde şansa Banu çıktı bana:) Hediyesini yolladım eline ulaştığında çok sevindim:) Böylelikle koyuldu rengi muhabbetimizin :)
Sonra ben hediyelerimi yerleştirdim diğer eşyalarımın yanına ve aşure işini bitirdikten sonra Banu' cuğumun bloğundan bu nefis lokmaları hazırladım.. Yapması çok keyifli idi.. Sevgilim bana kıyamadığı için yarısını verdi lokmasının tadına bakabildim gerisini görmedim:) Zaten bana yasaktı:) Necla ablamın dediği gibi "Düğün öncesi incelme telaşım" vardı.. Başarılı olamayacağım fazla kalın belli tombalak bir gelin olacağım ben biliyorum:) Kendimi bildim bileli tombiş değilmiyim zaten? Konuyu dağıtmayalım işte havuçlu lokmalar:)

Malzemeler:
3 su bardağı havuç rendesi
1 su bardağı tozşeker
Yarım su bardağı su
Yarım su bardağı ceviz kırığı
20 adet petit beurre bisküvi
Kaplamak için: Hindistan cevizi

Yapılışı:
Havuç rendeleri, şeker ve su ile birlikte orta ateşte pişirilir.
Piştikten sonra ılınması beklenerek içine robottan geçirilmiş bisküvi ve ceviz kırığı eklenip iyice yoğrulur ve elde edilen karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılıp el yordamı ile yuvarlanır hindistan cevizi rendesi ile kaplanıp bir saat kadar dinlendirildikten sonra servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun:))

26 Aralık 2010 Pazar

Aşuremiz Mübarek Olsun :)


Merhabalar:))
Güzel bir pazar akşamından tüm izleyicilerim, okuyucularım, kardeşlerim ve ablalarıma sevgi, selam ve hürmetlerimi sunmak isterim..
Ne güzel günler yaşıyoruz değil mi? Hicri yılın ilk ayı olan Muharrem ayında evlerde kaynayan aşureler, bereket ve bolluk sembolü oluyor.. Konu komşuya dağılıyor kaseler boş geri gelmiyor bu da birliği, beraberliği ne güzel dile getiriyor.. Büyük şehirlerde bu alışkanlıklar çok az da olsa sürdürülmeye çalışılıyor lakin Anadoluda bütün şevki ile yaşanıyor:)
Bizde ıslattık akşamdan buğday, fasülye ve nohutumuzu sonra koyduk kuzinenin üzerine tenceremizi, buğdayımızı, fasülyemizi, nohutumuzu ekledik, sonra ıslatılmış kayısı, incir, üzüm ve yaban mersinlerimizi,meyve şekerlerimizi kaynattık kaynattık, şekerini az miktarda nişastasını ekledik... Sonra kaselere pay ettik üzerilerini yemişlerle, hindistan cevizi, fıstık, ceviz,çikolata ve  güzelim nar taneleri ile süsledik..Soğuttuk güzelce sonra dağıttık konu komşuya, netten fotoğrafını dostlara:) Aslını veremesek de fotoğrafını paylaştık kilometrelerce uzaklarla.. Şimdi sıra sizlere geldi.. Hem aşuremi paylaşıyorum hemde aşure günü ile ilgili bir güzel yazı kesitini..
Yaradanın rahmeti, nimeti, bolluğu, bereketi eksik olmasın evlerinizden, sofralarınızdan, yüreklerinizden..
Dostça kalın..

Muharrem Ayı ve Aşure Günü
"Şehrullahi'l-Muharrem" olarak meşhur olan, yani "Allah'ın ayı Muharrem" olarak bilinen Muharrem ayı, İlahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır.
Allah'ın ayı, günü ve yılı olmaz, ancak Allah'ın rahmetine ermenin önemli bir fırsatı olduğu için Peygamberimiz tarafından bu şekilde ifade edilmiştir.
Âşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür. Âşura Gününün Allah katında ayrı bir yeri vardır. Bugünde Cenâb-ı Hak on peygamberine on çeşit ikramda bulunmuş ve kudsiyetini arttırmıştır. Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir.
Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Âşura Günüdür. Muharrem ayının diğer aylar arasında ayrı bir yeri olduğu gibi, Âşura Gününün de diğer günler içinde daha mübarek ve bereketli bir konumu bulunmaktadır.Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.
Bazı tefsirlerimizde bu on gecenin Muharrem'in Âşurasine kadar geçen gece olduğu beyan edilmektedir.(1)
Cenâb-ı Hak bu gecelere yemin ederek onların kudsiyet ve bereketini bildirmektedir.
Bugüne "Âşura" denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah, Hz. Musa'ya (a.s.) Âşura Gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağının üzerine Âşura Gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Âşura Günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tevbesi Âşura Günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Âşura Günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (a-s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf'un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(2)
Hz. Âişe'nın belirttiğine göre, Kabe'nin örtüsü daha önceleri Âşura gününde değiştirilirdi.
İşte böylesine mânalı ve kudsî hâdiselerin yıldönümü olan bu mübarek gün ve gece, Saadet Asrından beri Müslümanlarca hep kutlana gelmiştir. Bugünlerde ibadet için daha çok zaman ayırmışlar, başka günlere nisbetle daha fazla hayır hasenatta bulunmuşlardır. Çünkü, Cenab-ı Hakkın bugünlerde yapılan ibadetleri, edilen tevbeleri kabul edeceğine dair hadisler mevcuttur.
Âşura Gününde ilk akla gelen ibadet ise, oruç tutmaktır. Muharrem ayı ve Âşura Günü, Ehl-i Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam Medine'ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi.
"Bu ne orucudur?" diye sordu.
Yahudiler, "Bugün Allah'ın Musa'yı düşmanlarından kurtardığı Firavun'u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur" dediler.
Bunun üzerine Resulullah Aleyhissalâtü Vesselam da, "Biz, Musa'nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz" buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti.(3)
Aşûra günü yalnız ehl-i kitap arasında değil, Nuh Aleyhisselâmdan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslam öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında İbrahim Aleyhisselâmdan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.
Bu hususta Hazret-i Âişe validemiz şöyle demektedir:
"Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı." 'Buhari, Savm: 69.
O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabileri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. "İsteyen tutar, isteyen terk edebilir" buyurdu.(4) Böylece Âşura orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.
Âşura orucunun fazileti hakkında da şu mealde hadisler zikredilmektedir.
Bir zat Peygamberimize geldi ve sordu:
"Ramazan'dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?"
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam, "Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah'ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tevbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir" buyurdu.(5)
Yine Tirmizi’de de geçen bir hadiste Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Âşura Gününde tutulan orucun Allah katında, o günden önce bir senenin günahlarına keffaret olacağını kuvvetle ümit ediyorum."(6)
"Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur”(7) hadis-i şerifi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.
Bu hadisin açılamasında İmam-ı Gazali, "Muharrem ayı Hicrî senenin başlangıcıdır. Böyle bir yılı oruç gibi hayırlı bir temele dayamak daha güzel olur. Bereketinin devamı da daha fazla ümit edilir" demektedir.
Gerek Yahudilere benzememek, gerekse orucu tam Âşura Gününe denk getirmemek için, Muharrem'in dokuzuncu, onuncu ve on birinci günlerinde oruç tutulması tavsiye edilmiştir.
Bu mânâdaki bir hadisi İbni Abbas rivayet etmektedir. Bunun için, müstehap olan, aşure Gününü ortalayarak, bir gün önce veya bir gün sonra oruç tutmaktır.
Bu günde oruçtan başka hayır, hasenat ve sadaka gibi güzel âdetlerin de yaşatılması isabetli ve yerinde olacaktır. Herkes imkânı nisbetinde ailesine, akraba ve komşularına ikramda bulunur; bugünlerin faziletini bildiren hâdiseleri hatırlayarak ihsanda bulunursa şüphesiz sevabını kat kat alacaktır. Bilhassa, Peygamberimiz, mü'minin aile efradına Âşura Gününde her zamankinden daha çok ikramda bulunmasını tavsiye etmiştir.
Bîr hadiste şöyle buyurular: "Her kim Aşura Gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(9) Bu aile mefhumunun içine akrabalar, yetimler, kimsesizler, konu komşular da girmektedir. Fakat, bunun İçin fazla külfete girmeye, aile bütçesini zorlamaya lüzum yoktur. Herkes imkânı ölçüsünde ikram eder.
Âşura gününün manevi ve berraklığı üzerinde Kerbela karanlığının kesafeti de görülmektedir. 61. hicret yılının Muharrem'ine ait 10. gününde Hazret-i İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbelâ'da hunharca şehit edilmiştir. Bu gadr ve zulmün arkasında Emevi Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. Yarım asır öncesinden Peygamberimizin bizzat haber verildiği bu ciğerleri yakan olay Hazret-i Hüseyin'i Cennet gençlerinin efendisi olma şanına yüceltmiştir.
Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır. Yüce Allah'ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kader hükme boyun eğen her mü'min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir "yas merasimi" haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.
KAYNAK: http://www.islamiyet.gen.tr/

23 Aralık 2010 Perşembe

Kepekli ve Baharatlı Galeta


Merhabalar:))
Sizde bir takım bekleyişler içindemisiniz??
Öğünlerinizi hafifi geçirmek rahat sindirim yapmak mı istiyorsunuz?
O zaman yardımcı bir formül var bende..
Hemde çok lezzetli :D
Eveeettt... Gerçek galetayı tam temadıyla bulmuştum sevgili Özge sayesinde biliyorsunuz..Ama bulduğumuzla yetinmemeli ve geliştirmeliyiz değil mi? Ben sizin için geliştirdim ve iki günde bir yapıyorum güzel güzel tüketiyoruz ailecek:)
Size de öneririm..:) Bu galetam hepimiz için ama özellikle Canım Arkadaşım Aylin için..Yani bu galetalarımı Aylinciğime hediye ediyorumm:))

Malzemeler:

2,5 su bardağı tam buğday unu
Yarım su bardağı saf kepek
2 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 su bardağı az yağlı süt
1 tatlı kaşığı tuz
1 paket hazır hamur mayası
Karar miktarda Kotanyi değirmen karabiber
Kırmızı toz biber
fesleğen
biberiye
haşhaş tohumu

Yapılışı:
Öncelikle un elenip kepek ile karıştırılır ve ortası havuz şeklinde açılarak sırasıyla; süt, 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, tuz, instant maya eklenerek tahta kaşıkla 5-10 dakika karıştırılır...
Karıştırma işlemi bittikten sonra eller unlanıp hamur top haline getirilir ve hamur ısıya dayanıklı bir kabın veya tepsinin içine alınır, kalan bir tatlı kaşığı zeytinyağı hamurun etrafına sürülüp 65-75 derecelik fırında yarım saat mayalandırılır.
Yarım saatin sonunda hamur iki kat büyümüş olacak..
Hamur içinde bulunan havayı çıkarmak için hafifçe yoğrulur ve listelenen baharatları eklenir.

Baharatları ile kaynaştırılan hamur ikiye ayrılıp unlanmış tezgahta açılır ve bir parmak genişliğinde kesilir ve kesilen parçalar ortadan ikiye tekrar kesilip ayrı ayrı rulo yapılır uçları baston gibi kıvrılır, yağlı kağıt serili tepsiye dizilip önceden ısıtılmış 220 derece fırında 10-15 dakika altın sarısı renk alana kadar pişirilip ılınınca servis edilir..

Afiyet bal şeker olsunn : ))

22 Aralık 2010 Çarşamba

Soya Fasülyesi Ezmesi :)


Merhabalar sevgili dostlar:)
Bahardan kalma bir gün yaşadık bugün sanırım ülkemiizn büyük bir kısmında aynı durum söz konusu:) Bu yıl yılbaşı karsız geçecek anlaşılan olsun biz mutlu, umutlu ve de coşkulu olalım da:) gerisi mühüm değil..
2010 yılını geride bırakıyoruz... 2000 yılına gireceğimiz zaman ben 13 yaşımdaydım ve ne büyük bir konu idi "milenyum" a girmek:) Birşeyler değiştimi? değişti ise de bu geleceğin getirisimidir bilemiyorum ama bir çoğumuz için hayat seyrini rotasından şaşmadan devam ettirmiştir.. İhtişamın büyüklüğünü İstanbul Boğazı' nı aydınlatan havi fişek gösterileri ile anlamıştım o yıllarda.. Üsküdar sahilinde ne de görkemli idi izlediğimiz görüntüler.. Ahh istanbull aaahhh:))
Konumuz çok dağıldı fark ettim de:)) Efendim dün yılbaşı soframız için son eksikleri edinmeye gittiğimiz markette soya fasülyesi gördüm.. Kurusu ama:) Aldım da.. Heyecanla ıslatım akşamdan.. Ertesi gün haşladım aşağı yukarı 2,5 saat..Kıtır kıtır kaldı.. Son çare saat altı gibi Hilal Ablama ulaştım biliyorum ki o bana yardım ederdi. Etti de.. Söylediğine göre hep kıtır olurmuş zaten .. Sonra Hilal Ablam ezme fikrini önerdi bana, birde Deniz kızının tatlı sesini duyurdu "Melaba Deniz Abla" dedi bana:) ahh ne şeker maşallahh:) Telefonu kapatınca aldım mikseri kilerden heh dedim bakacağım icabına sonra ne mi oldu kendimi baharatların büyüsüne kaptırdım veee fotoğraf ile tarif huzurlarınızda:)
Hilal ablacığım facebook iletime de yazmıştım buraya da yazıyorumm iyiki varsın seni çok seviyorumm:))
Malzemeler:
2 su bardağı haşlanmış soya fasülyesi
4 çorba kaşığı yoğurt
3 çorba kaşığı zeytinyağı
2 diş sarmısak
Kotanyi değirmen karabiber
1 çimdik fesleğen
1 çimdik zencefil
1,5 çay kaşığı biberiye
Tuz

Yapılışı:
Haşlanmış soya fasülyeleri mikserden geçirilip içine yoğurt, 2 çorba kaşığı zeytinyağı ve baharatlar eklenerek tekrar mikserden geçirilir.. Elde edilen karışım 10 dakika dinlendirilip üzerine kalan zeytinyağı gezdirilerek servis edilir..

Kalpkurabiyeden Not:
Meze birazcık humusu andırdı, ekmek üstüne sürülerek veya cips eşliğinde keyifle tüketilebilir. Yılbaşı sofralarınıza nacizane bir öneri..

Afiyet bal şeker olsunn:)

21 Aralık 2010 Salı

Balkabaklı ve Hindistan Cevizli Muhallebi ve Geldiimm:))


Ben Geldiiimmm:)))
Evett sonunda kavuştum sizlere sevgili dostlar:))
Neredeydim?
Efendim şiddetli kar yağışı ve poyraz fırtınasından mütevellit telefon ve internet hatlarında kopmalar meydana gelmiş arızayı ilk aradığımda böyle bir sonuç çıktı, aradan iki gün geçti hatlar tamir edildi, bu kez gördük ki bizim modem hatlarla beraber yanmış.. Sipariş verdik bekledik yenisi gelsin diye.. Çok şükür bugün geldi kavuştım bloğuma ayy ne çok özlemişimmm anlatamam:))
Yokluğumda sevgili Tümaycığım Simaycığımızı dünyaya getirdi duymuşsunuzdur, çok şükür ana kız çok çok iyiler.. Tümaycığım fotoğrafını mesaj attı çok tatlı maşallahh:)) Hayırlı uğurlu olsun inşallah:))
Çok özledim sizleri hem de çookkk:)) İstedim ki tatlı bir merhaba olsun sizlere, merak eden arayan, soran mesaj atan yorum bırakan herkese çok teşekkür ederim..
Efendim allah başka dertler göstermesin diyorum, kavuştuk şükür diyorum ve tarifime geçiyorumm:))

Malzemeler:
1 lt. süt
3 çorba kaşığı mısır nişastası
1 su bardağı tozşeker
200 ml. krema
1 su bardağı hindistan cevizli
1 paket gourmet vanilin
1 çorba kaşığı tereyağı
Yeteri kadar kabak tatlısı püresi
Toz antep fıstığı
Hindistan cevizi

Yapılışı:
Bir litre sütten bir su bardağı ayrılır kalan süt bir tencereye alınır ocağın altı yakılıp, Şeker ilave edilir.
Nişasta ve vanilin ayrılan bir bardak sütte çözülüp karışıma yavaşça sürekli çırparak eklenir. Kaynamaya yakın kreması ve hindistan cevizi yine hızlıca çırpılarak eklenir orta ateşte kaynadıktan sonra tereyağı ilave edilip bir iki taşım daha kaynatılarak ocaktan indirilen tatlı kuplara paylaştırılıp soğuduktan sonra balkabağı püreleri paylaştırılıp hindistan cevizi ve antep fıstığı ile süslenip buzdolabında soğutulduktan sonra servis edilir.

Afiyet bal şeker olsun :))

14 Aralık 2010 Salı

Portakallı Kek

Merhabalar...
Ayazlı bir akşamdan iç ısıtan kocamann merhabalar:))
Dün gece sıcağı sıcağına gördüğüm bu tarifi heyecanla uyguladım ve bunu çorba postumda belirttim ya sizlere.. Sabahı sabah ettim erkenden kalktım ve kekimi fotoğrafladımm..
Bizimkiler için bir nevi piyango idi hiç beklemedikleri bir anda mutfakta blendır sesini duymak şaşırttı herkesi sonrasındaki portakal kokusu mest etti..
Keki kalıptan çıkarıp soğutmak için dışrı camın önüne koyduk düşünün..
Meğer ne çok keksemişiz:)) Haberimiz yokmuş...
Yanına bir de portakal-mandalina suyu sıktım ılık kek ve mandalin-portakal suyu nefis gitti doğrusu:))


Sevgili tatlı annecik Saliha' cığıma bu harika tarif için tekrar teşekkür ediyorumm :)
Tarifi aynen aktarıyorum....


Malzemeler:

3 Adet (iri boy) Yumurta
1,5 Su Bardağı Şeker
1 Su Bardağı Sıvıyağ
1 Su Bardağı Taze Sıkılmış Portakal Suyu
1 Adet Portakal Kabuğu Rendesi
1 Paket Kabartma Tozu
3 Su Bardağı Un


Yapılışı:
Oda ısındaki yumurtalar şekerle birlikte krema kıvamına gelip kabarana kadar çırpılır.
Sıvıyağ ve portakal suyu eklenir,
Un ve kabartma tozu elenir, portakal kabuğu rendesi de eklenip kek hamuruna azar azar ilave edilerek karıştırılır.
Kek kalıbı margarin ile yağlanıp unlanır. Kek hamuru kalıba dökülüp hava kabarcıklarının çıkmaı için tezgaha bir iki kez vurulup önceden ısıtılmış 175 derecelik fırında pişirilir.
Soğuduktan sonra kalıptan çıkartılıp dilimlenerek servis edilir..


Afiyet bal şeker olsun..:))


ve benden sizlere nefis bir fotoğraf hediyesi :))

13 Aralık 2010 Pazartesi

Pum Pum Çorbası


Merhabalar : )))
Nasılsınız sevgili dostlarım?
Ben çok çok iyiyim.. Zira beş dakika evvel fırına verdiğim portakallı kekim ve kuzine de çay demlenmekte:)) Bu saatte portakallı kek aklıma sevgili Salihacığım sayesinde geldi... Daha kendisine yorum bile yazmadan tarifini uyguladım ve fırına verdim:)) Çünkü kendisinin de dediği gibi soğuk kış gün ve gecelerine en güzel yakışan ikililerden kek-çay ikilisi:)) Bizde geç saatlere kadar oturduğumuzdan bir de kek bize eşlik etsin dedim:) Herkes çok sevindi tabii:)) Kısmetse yarın yayınlayacağım iki dilimini ayırıp sabah fotoğraflayarak:))
Gelelim bugünün tarifine.. Dün pasta bugün çorba sondan başa gibi oldu ama ne yapalım olsunn:)) Soğuk günlerde benim yüreğime yine bir kelebek dokundu ve o enfes posttan kesitleri bir bir denedim.. İşte ilki pumpum çorbası.. Mısır ununun besleyiciliği ile baharatların müthiş birleşimi bu çorba da Tarif yayınlandığından bu yana iki kez yaptım ve ikinci denememde et suyu olsun diye haşladığım tavuk göğsünün etlerinden de ilave ettim nefis olduu:))
Çorba ile ilgili küçük detayları koyu ve italik yazı ile belirttim...
Sevgili kelebeğimden bakmak isterseniz işte burada:))

Malzemeler:
8 çorba kaşığı mısır unu
150 gr. tereyağı
200 gr. kıyma veya sucuk veya pastırma (ben sucuk kullandım)
1 litre et suyu (ben tavuk suyu kullandım) (kıyma ile yapılacaksa +1 bardak süt eklenecek)
2 dilim ekmek
2 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
Tuz , kotanyi değirmen karabiber, chili biber, nane
İsteğe göre didilmiş beyaz et

Yapılışı:
Et suyu tencereye alınıp içerisine mısır unu eklenir ve karıştırarak kaynatılır.
Ayrı bir tavada tereyağ eritilip mini mini doğranmış suvcuklar ve mini mini kesilmiş ekmekler tuz, karabiber, kırmızı biber ve nane eklenerek kavrulur.
Çorbanın kıvamı bu aşamada çok koyu olabilir sıcak su eklemesi yapılabilir..
Kaynayan çorbaya kavrulmuş sucuk, ekmek karışımının yarısı eklenip iki taşım daha kaynatılır ( bu aşamada isteğe bağlı olarak didilmiş tavuk eti de eklenebilir, veya sucuk yada kıyma hiç konulmadan direk tavuk eti de konulabilir) ve ocaktan alınır.
Çorba servis edilmeden evvel kalan kavrulmuş malzeme ve kaşar peyniri rendesi eklenerek sıcacık servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun..

12 Aralık 2010 Pazar

Yaban Mersinli Çikolatalı Pasta


Merhabalar :))
Karlı ve soğuk bir akşamdan merhabalar sımsıcacık...
Gönüllerinize işlesin bu merhaba diyerek başlıyorum...
Cuma akşamından beri hepbirlikte camdan dışarı bakıyoruz, lapa lapa yağan kar bizleri değişik bir huzura boğdu.. Bir mutluluk verdi bizlere..Eminim ki heryerde aynı şey yaşandı..
Fotoğraflamak için harika anlar vardı ama dışarıdaki tipi bunların hepsine engel oluyor..
Yarın şansımı tekrar deneyeceğim:))
Bugün sizlerle epey bir zaman önce hazırladığım pastamı paylaşmak istiyorum. Hani kurban bayramından evvel babam ve kardeşimi gümüşhaneye yollamıştık ya o zaman birsürü mamaar hazırlamıştım.. İşte bu pasta taaa o zamandan:)) Bu nefis pastanın dilimli fotoğrafı bu yüzden yok ama söylenene göre lezzeti şahane imiş:))
Pandispanya için sevgili Arkadaşım Sevim' in buradaki pandispanya tarifini kullandım.. Çok da memnun kaldım...
Krema olarak da Oktay Usta' dan öğrendiğim vanilyalı pastacı kremasını kullandım..

Malzemeler:
KAKAOLU PANDİSPANYA

4 yumurta
3 yemek kasigi kaynar su
2,5 türk kahve fincani seker
1 vanilin seker
3 türk kahve fincani un
1 türk kahve fincani kakao
1 kabartma tozu
Kreması İçin:
2,5 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
1 yumurta sarısı
1 çorba kaşığı mısır nişastası
3 çorba kaşığı un
1 pk. vanilin
Arası ve Üzeri için:
2 paket sade kremşanti
Yaban Mersini
1 pk. dr. oetker siyah beyaz glazür
Beyaz granül şeker
Çilekli damla çikolata
Yapilisi:
Pandispanya için; yumurtalari ayirmadan sicak su ile en yüksek ayarda cırpılır (yaklasik 1 dakika)
seker ve vanilini ilave edip çırpılır.(yaklasik 2-3 dakika), diger kuru malzemeleri elenerek ilave edilip karıştırılır. (düsük ayarda)
Elde edilen kek hamuru yaglanmış ve unlanmış küçük boy borcama dökülür ve önceden isitilmis  175 derecelik fırında  40- 45 dakika pişirilir. (bu asamada firin kapagini acmayalim)..
Krem şanti çırpılıp buzdolabında dinlendirilir.
Krema için;
 iki su bardağı süt ve şeker ocağa alınır kısık ateşte karıştırılır.
Kalan süt ve diğer malzemeler ayrı bir yerde çırpılarak yavaş yavaş ocaktaki süt karışımına eklenip sürekli karıştırarak pişirilir ve yine karıştırarak soğutulur.
Kek fırından çıktıktan sonra iyice soğutulup borcamdan çıkarılır ve ortadan ikiye bölünüp hazır hale getirilir.

İkiye bölünen pandispanya meyve suyu ile ıslatılıp krema kaplanır ve yaban mersini eklenip tekrar krema sürülür.
Krema bitene dek aynı işlem tekrarlanıp ikinci kat pandispanya kapatılır ve pastanın üzeri çırpılmış şanti ile kaplanarak, tarifine göre hazırlanmış glazür ile kaplanıp şekerler ve çikolatalar ile süslenerek buzdolabında bir gece dinlendirilip dilimlenerek servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun..


10 Aralık 2010 Cuma

Papatya Ekmek

Merhabalar :))
Kar yağışlı ve de soğuk bir akşamdan sımsıcacık merhabalar:))
Sevgili Muhterem Ablacığımda Papatya Ekmeği görünce dedim ki bende yayınlayayım ben de papatya ekmeğimii:))
Şöyle fırından yeni çıkmış sımsıcacık bir ekmek hayal edin...
Ne kadar güzel olur kokusunu içine çekmek..
Elleriniz yana yana parçalara bölmekk tereyağlayıp bir de tuzlamak:)) Offff:))
Kış günlerinde köyü sırf bu yüzden seviyorum...
Kapı önünde odunlar yığılı, alıp alıp yakıyoruz..
Lapa lapa kar yağıyor,bizim kuzinemiz yanıyor..
Çıtırtılarını dinliyoruz.. Bizim mutfağımız oturma odası gibidir koltuk takımı var içinde, hep orada oturuyoruz.. Ekmekler, yemekler, çorbalar pişiriyoruz..
Kış günleri daha bir güzel geçiyor köyde.. Pek seviyoruz..
İşte ekmeğimde öyle soğuk ama kar yağmayan bir günde yapılmış arşivde yayınlanmayı bekliyordu.. Gün bugündür...
Bu ekmeğim Cankuşuma hediyem olsun bu arada:)) Öpüyorum can kuşumm:))
Herkese mutlu haftasonları diliyorumm..

Malzemeler:

1 kg. un
2 adet haşlanmış patates
1 çorba kaşığı kuru maya
1 tatlı kaşığı tuz
Aldığınca ılık su
Üzeri için:
1 çay kaşığı pekmez
1 çay bardağı su
1 çay kaşığı sıvıyağ

Yapılışı:
Un yoğurma kabına elenip, tuz ile iyice harmanlanır..
Ortası havuz şeklinde açılıp maya ve şeker eklenir ve ılık su ilave ederek mayanın aktive edilmesi sağlanır..
Haşlanmış patatesler iyice ezip hamurun içine katılır ve su ilave ederek iyice yoğrulup 15 dakika beklettikten sonra hamur eşit parçalara bölünerek papatya formu verilir ve yağlanmış tepsiye alınıp tepsi mayasında yaklaşık 1 saat üzerlerine nemli bir bez örtülerek dinlendirilir..
Fırına vermeden evvel üzerine pekmez, sıvıyağ ve su karışımından sürülüp önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 20 dk. sonra dereceyi 200 e yükselterek iyice pişirilir..
Fırından çıktıktan sonra üzerine tereyağ gezdirilip sofrabezi ile sarılır, soğuyunca parçalara bölünerek servis edilir..
 
Afiyet bal şeker olsun..:))

9 Aralık 2010 Perşembe

Limonlu Mahlepli Kurabiye


Merhabalar..:))
Herkese hayırlı cumalar diliyorum sevgili dostlar... Bu mübarek günde dilediğiniz herşey kabul makbul olsun diyorum...
Zira bugünlerde herşey istediğim gibi oluyo hatta fazlası oluyor.. Mesela geçenlerde bahsettiğim su takımımı teslim almaya bugün gittik ve o günkü fiyatından yaklaşık 75 tl ucuzladığını gördük.. Buda sevindirici oldu tabii kalan para ile başka birşeyler aldık başka eksikler kapandı..Allah ev yapanla yuva kurana yardım edermiş derler ya ne kadar da doğru her yerden bir kapı açılıyor.. Talih bizimle oluyor.. Dilerim her yuva kurmaya çalışan herkesin yardımcısı olur Allah..
Haftanın bu son gününde mis kokulu bir tarif paylaşıyorum sizler ile geçenlerde tatlı annecik Salihacığım da yapmıştı bu kurabiyelerden bende artık yapayım dedim zira bu tarifi dr. oetker kabartma tozu paketinden alıp defterime yazalı aşağı yukarı 4 yıl olmuştu tam tarihi: 27.12.2006 her yere tarih atarım muhakkak sonrada düşünürüm o gün nasıl bir psikolojideydim acaba ne düşünüyordum diye...Taaa liseden beridir saklarım günlüklerimi onlarıda okurum bazen roman gibi neler neler yaşamışız, ne çocuksu heyecanlar herşeyin yeri ayrı güzel..
Bu kadar konuşma yeter sanırım işte buyrun kurabiyelere, çaylar sizden hanımlar:))

Malzemeler:
1 yumurta akı
125 gr. margarin
Yarım çay bardağı sıvıyağ
2 çorba kaşığı yoğurt
2 çorba kaşığı limon suyu
2 tatlı kaşığı mahlep
1 çay kaşığı tuz
3 su bardağı un
1 pk. susamlı mahlepli kabartma tozu

Üzeri için:
1 yumurta sarısı
Çörekotu

Yapılışı:
Tüm malzemeler sırası ile karıştırılıp yumuşak kıvamlı bir hamur yoğrulur.
Elde edilen hamurdan fındık büyüklüğünde parçalar koparılıp elle silindir yapılıp çeşitli şekilde şekillendirilir..
Üzerlerine yumurta sarısı sürülüp çörekotu serpilen kurabiyeler önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 20 dk. pişirilir.
Ilık yada soğuk servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun..

8 Aralık 2010 Çarşamba

Patlıcan Köftesi


Merhabalar :)
Bloğuma istemeden de olsa bir gün ara vermek zorunda kaldım, lakin bugün çok daha iyiyim.. Doktorumun kapısına daynıp alın bu dişeri dedim.. Doktor da ağız yapımın küçük olduğunu ve damak kesme operasyonu ile çok fazla tahrip olacağını dişerin çıktıktan sonra çekilmesinin benim için daha iyi olacağını söyledi.. Zaten o aşırı ağrıma halleri de iki gün, hafif ağrılarda dört gün sürdü ve oluşan kabarcıklardan bir minik diş parçası göründü :) Evett kendime diş buğdayı yapayım bari dedim herkes kahkahalara boğuldu evde:) Sevindim ne yapayım o kadar ağrı çektim sonunda çıktı pir parçacık ta olsa:D
Evt bu kadar ağız ve diş muhabbetinden sonra sıra geldi Tarifime.Bugünlerde pek bir heveslendim sebzeli köftelere.. Necla Ablamın patlıcan köfteleri ile başladı bu fürya, geçen gün annem göz nuru programını izlerken orada pırasa köftesi gördüm ve sevgili pepela' daki börülce köftelerine de vuruldum..Hepsini yapacaım sırasıyla am bugün patlıcan köftem sizlerle...
Sevgili Necla Ablam bana bugün "tüh tüh" demiş durmuş kıyamam..Bende geçen haftalarda kendisi yayınladığında hemen alıp yaptığım nefis köftelerimi paylaşacağım sizlerle.. Kendisine olan hayranlığımı belirtmeme luzüm yok sanırım.. Zira hepimiz onu çok seviyoruzz:)
Ben tarifte minik bir ekleme yaptım ve kıyma ile birkaç baharat ekledim tarifi kendi yaptığım şekilde vereceğim, ve biliyorum ki "boynuz kulağı geçmiş" diyecek.. Bu köfteye Necla Ablamdan bakmak isterseniz tarif işte burada..

Malzemeler:
2 adet patlıcan
2 dilim ekmek
2 diş sarmısak
1 yumurta
1 adet sivri biber
50 gr. kıyma
Çeyrek demet maydonoz
2 çorba kaşığı rendelenmiş kaşar peyniri
Tuz
Kotanyi değirmen chili ve tane karabiber
Yarım çay kaşığı kimyon
2 çay bardağı galeta unu
Kızartmak için sıvıyağ

Yapılışı:
Patlıcanlar bir kaç yerinden delinip közlenir, kabukları soyulup çatalla püre haline getirilir.
Derin bir kaba alınan patlıcanların üzerine ıslatılıp sıkılmış ekmek içi, kıyma, yumurta, kıyılmış maydonoz, tuz, baharatlar, incecik kıyılmış biber, rendelenmiş kaşr peyniri ve galeta unu eklenip güzelce yoğrulur. 10 dakika dinlendirilip karışımdan ceviz büyüklüğünde parçalar alınıp elde yassı şekillendirilir.
Galeta ununa bulanıp kızgın yağda kızartılır.
Pişen köfteler kağıt havlu serili tabakta fazla yağı süzüldükten sonra sıcacık servis edilir.

Afiyet Bal Şeker Olsun :)

6 Aralık 2010 Pazartesi

Kuzu Kurabiye



Merhabalar :)))
Nasılsınız diye sormak istedim en başta çünkü ben pek iyi değilim.. Efendim yirmili yaşların üçüncü yılında bir 20'lik diş sorunu aldı yürüdü bende.. Ölüyorum resmen doktorum masaj öneriyor ama çıldırıcak gibi oluyorum daha çok canım yanıyor.. Merhemler işe yaramıyor, ağrı kesici işe yaramıyor zavallı doktorum da ne yapsın şaşırdı.. Damağımı kesip biçip almak taraftarı da değil zaten böyle birşey yapsa bende karşı çıkarım..Elde var ağrı anlayacağınız, son üç-dört gündür hafifti ağrısı alışmıştım da ama dün gece ve bugün dayanılmaz.. Hatta Derya Ablam da şahit oldu bu vakaya.. Dün gece hiç uyumadım uyutmadım..Sabah biraz uyumuşum rahatlamışım şimdi de yine rahatken bloğuma bir bakayım dedim.. Yahu ben sizler olmadan yapamıyorum :D
Bırakayım acılı şeyleri de bu şirinlerin tarifini nihayet vereyim size.. Kurban Bayramı Temalı acemi pastamı okudunuz, biliyorsunuz.. Orada kullandığım kurabiyelerin tarifini sevgili Serap Hanımdan almıştım belirtmiştim de o zaman..Bugün sıra geldi o kurabiyelerin tarifine, bakalım nasılmışş?
Reçete 9 adet kurabiye içindir..Ben tarifi kendi yaptığım şekilde vereceğim, sizler tarifin orjinaline de bakabilirsiniz..
Kurabiyelerim sevgili Hasret Arkadaşımızın düzenlediği KURABİYELER etkinliğine gidiyor..

Malzemeler:
1 adet yumurta
50 gr. tozşeker
100 gr. tereyağı
125 gr. un
Yarım çay kaşığı tarçın
Kulaklar ve gövde elemanları için:
Soyulmuş tuzsuz fıstık
dr. oetker süslme glazürü

Yapılışı:
Yumurta sarısı, şeker, tereyağı ve un karıştırılıp yoğrulur..
Elde edilen hamur streç filme sarılıp buzdolabında 30 dakika dinlendirilir.
Unlu bir zeminde hamur 5 mm genişliğinde açılıp gövde için büyük ağızlı su bardağı ile, kafası için şişe kapağı ile 9 ar adet daire kesilir..
Kalan hamurlardan kollar yapılır.
Yağlı kağıt serili tepsiye gövde daireler yerleştirlip uç kısmına baş daireleri yerleştirilir ve ayaklar alt kısımlara eklenir.
Kulakları için fıstıklar ve gözleri için kuşüzümü yerleştirilip önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında 10 dakika pişen kurabiyeler soğudukran sonra süsleme glazürü ile süslenip servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun..

5 Aralık 2010 Pazar

Falafel (Bir Kelebek Dokunuşu)


Merhabalar sevgili dostlar...
Hava hafiften soğudu gibi buralarda? Siz de hava nasıl ? Üşüyormusunuz ??
Üşümeyi özlemişim aslında bugün rüzgar lodostan karayele dönünce ikindi vakti..Bizim buralara çoktan yağmalıydı kar..Yaşlılar ekim ayının sonunda diyordu ki kavakların en tepesinde yapraklar kaldı kış hafif geçecek..Nerden ve nasıl bilirler bilinmez ama haklı çıktılar.. Şimdiye kadar yarım metre kar yağması gereken bizim köye daha damla düşmedi.. Yazı yaşadık resmen balkonda yemek yedik çay içtik..Hayırlısı..
Efendim şu yaşadığım son iki gün birbirinden güzel lezzetleri denememe sebep oldu vesselam.. Yaptık, tattık, eleştirdik zevklimiydi ? -Kesinlikle!!!
Başlıkta bir kelebek dokunuşu dedim.. Pepela Gürcüce "kelebek" demekmiş ya.. İşte o "kelebek" benim yüreğime de dokundu ve ortaya bu eşsiz lezzet çıktı.. Evet sevgili Şimacığım "Cafe Pepela" ile gönüllerimize taht kurdu..Bende tariflerinin arasında ilk gözüme kestirdiğim ve oraların aşinası olan babamdan da onay aldığım Falafel' i denedim.. Sonuç ortada.. Baharatların enfess büyüsüne kapılan damaklarda nefis bir tat bıraktıı, geçti Falafel..
Tarifin benzersiz hali için buyrun Pepela' ya..
ve tarifim sevgili ÖZLEM' in ev sahibeliğini yaptığı Kurban Yemekleri Etkinliğine gidiyor.. Kolaylıklar dilerim Özlemciğim...

Malzemeler:
1 su bardağı haşlanmış nohut
Yarım su bardağı köftelik bulgur
1 adet beyaz soğan
3 diş sarmısak rendesi
Yarım demet maydonoz
1 tatlı kaşığı ince kıyılmış kişniş
1 adet büyük boy yumurta
2 tatlı kaşığı kimyon
1 çay kaşığı Kotanyi Değirmen Serisi Chili
1 çay kaşığı kırmızı pul biber
1 çay kaşığı kekik
1 çay kaşığı Kotanyi Değirmen Serisi Karabiber
1 tatlı kaşığı susam
2 çorba kaşığı tahin
2-3 çorba kaşığı galeta unu (kıvamına göre artırılabilir)
1 tatlı kaşığı tuz
Yarım paket kabartma tozu

Yapılışı:
Bulgur yarım su bardağu sıcak su ile ıslatılıp 10 dk. bekletilir.
Nohut, yumurta, sarmısak, maydonoz, tahin, kabartma tozu ve baharatlar robottan geçirilip bir kaba alınır ve bulgur ile galeta unu eklenip 1-2 dk. yoğrulur.
Yaklaşık 2 saat buzdolabında dinlendirilip ceviz büyüklüğünde yuvarlak şekillendirilir..
Bol kızgın yağda altın rengini alana kadar kızartılıp, tercihen sarmısaklı yoğurt ile sıcak olarak servis edilir..

3 Aralık 2010 Cuma

Anam Babam Usulü Somun Ekmek


Merhabalar..:))
Birçoğunuz için tatil olan pazar gününde kahvaltılarınızı kendi mamülleriniz ile renklendirmek istermisiniz ??
Peki köy fırınlarını bilirmisiniz.. Kocaman taşlar ile örülü, anaların, gelinlerin kucak kucak çalı çırpı, odun toplayıp yaktığı fırınları ?
Kocaman teknelerde mayası hamur ekşisinden yapılan, bazen içine patates katılan ve o mübarek parmakların becerisi ile bir kazan dolusu yoğrulan hamurları..
Fırın tava gelince közünden mangala koyup da çay demlemeyi?
Sonra o kocaman hamuru oturup fırının önüne birer birer yer sofrasında bezelemeyi (pözilemeyi), sonra hepsini fırına özenle atıp heyecanla pişmesini beklemeyi,
Fırından çıkarken elleriniz yana yana küllerini temizlemeyi ekmeğin..
Süt kokulu sofra bezlerine sarmalamayı ekmekleri, sonra dayanamayıp tereyağ ile buluşturmayı dilimleri..
Bunları bilirmisiniz...
O anları yaşamak öyle keyiflidir ki, o eller öylesine marifetlidir ki.. Kah kınalı, kah hamurlu, kah yaralı bereli o tertemiz elleri izlemek.. Mekik mekik dokuyuşlarını birbir takip etmek..
Nasıl zevklidir.. Nasıl huzur vericidir..
İşte bugün sizlerle o kadar muhteşem olmasa da kendi kendime yapıp kuzinede pişirdiğim ekmeklerimi paylaşacağım..
Kim bilir belki elektrikli fırında bile olsa pişirir de, muhabbetinize muhabbet katarsınız.. Çayınızın yanına katık edersiniz..
Mutlu hafta sonları diler, ekmeğime dönerim..

Malzemeler:
1 kg. un
1 su bardağı saf kepek
1 çay bardağı yulaf ezmesi
2 adet haşlanmış patates
1 çorba kaşığı kuru maya
1 tatlı kaşığı tuz
Aldığınca ılık su
Üzeri için:
1 çay kaşığı pekmez
1 çay bardağı su
1 çay kaşığı sıvıyağ

Yapılışı:
Un yoğurma kabına elenip, yulaf ezmesi, kepek ve tuz ile iyice harmanlanır..
Ortası havuz şeklinde açılıp maya ve şeker eklenir ve ılık su ilave ederek mayanın aktive edilmesi sağlanır..
Haşlanmış patatesler iyice ezip hamurun içine katılır ve su ilave ederek iyice yoğrulup 15 dakika beklettikten sonra hamur eşit parçalara bölünerek somun şekline getirilir ve yağlanmış tepsilere konulup tepsi mayasında yaklaşık 1 sat üzerlerine nemli bir bez örtülerek dinlendirilir..
Fırına vermeden evvel üzerinepekmez, sıvıyağ ve su karışımından sürülüp önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında 20 dk. sonra dereceyi 200 e yükselterek iyice pişirilir..
Fırından çıktıktan sonra üzerine tereyağ gezdirilip sofrabezleri ile sarılır, soğuyunca dilimlenerek servis edilir..

2 Aralık 2010 Perşembe

Fındıkpare


Merhabalar..
Bu güzel cuma gecesinde istermisiniz ağzımız tatlansın.. Mis gibi fındık aroması damaklarımızda dağılsın, sonra tümm iliklerimize yayılsın..
Cevabınız evet ise buyrun fındıkpare' ye.
Şekerpare ve benzeri tatlıları yapmayı da tatmayı da çok seviyorum.. E havalar da soğudu artık şerbetli tatlıyı istiyor hem bünye hem aile :) Biz de yapıyoruz..
Bugün tatlı tarifi veriyorum çünkü ziyadesi ile mutlu bir gün yaşadım..Sevgili Tümaycığımın sebebi olup onu çok mutlu etmişim ve sesini işitme şansına eriştim bu birincisi, ikincisi de sevgili Banucuğumun sesini duymuş olmam..Her iki arkadaşımı da çok ama çok seviyorum.. İyi ki tanımışım onları ve tüm arkadaşlarımı..Evet bu kadar laftan sonra artık tatlıya geçelim efendim buyrun!!! Tarif dr. oetker vanilin poşetinden uyarlanmıştır..

Malzemeler:
125 gr. margarin
1 çay bardağı şeker
1 yumurta
1,5 çay bardağı ince dövülmüş fındık
1 çay bardağı sıvıyağ
1 su bardağından dört parmak eksik irmik
1 pk. vanilin
2 su bardağı un (kıvama göre ilave olabilir)
Şerbet İçin:
1 lt. su
3,5 su bardağı tozşeker
3-4 damla limon suyu
Üzeri için:
1 yumurta sarısı
Fındık kırığı

Yapılışı:
Şerbet için; tozşeker, su ve limon suyu kaynatılıp soğumaya bırakılır.
Margarin erilip, soğutulur ve şeker ile iyice çırpılır. Üzerine yumurta, fındık,vanilin, sıvıyağ, irmik ve un eklenip yoğrulur.
Hamurun kıvamı çok yumuşak olursa biraz daha un ilavesi yapılabilir..
Elde edilen hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılıp yuvarlak şekillendirilir ve tepsiye sıralanır üzerlerine yumurta sarısı sürülüp çatalla çizilerek önceden ısıtılmış 175 derecelik fırında kızarana kadar pişirilip soğuk şerbet ile şerbetlenir..
Şerbeti iyice çektikten sonra fındık kırıkları ile süslenip servis edilir..

1 Aralık 2010 Çarşamba

Ispanaklı Kaygana

Merhabalar :))
Hiç olmadık bir anda pat diye şöyle süper bir sofra kurayım da sevindireyim ev halkını dediğiniz oldumu ?
Muhakkak oldu !!
Ben bugünlerde çok ama çok yaşıyorum bu duyguyu, hayalimde kalabalık sofralar canlandırıyor onun verdiği şevk ile geçiyorum mutfağa takıyorum önlüğümü, bağlıyorum saçlarımı, yıkıyorum ellerimi vira Bismillah diyorum ve Allah ne verdiyse birşeyler çıkartıveriyorum ortaya :)) Kendi kendimi baya bir gaza getiriyorum :)) Ama sonuçta "hhhıımmmm", "nam nam nam" nidaları yükseliyor.. Çayın dumanı tüttükçe bardakta ev diyorum sen ne güzel şeysin.. Ne kadar huzurlu, ne kadar umut dolusun..
Sofranız bereketli, eviniz her daim sımsıcak olsun diye diliyorum hepimiz için..
İşte kendimi böyle gaza getirdiğim bir günden, saldırıdan dolayı fotoğraflayamadğım bir ikindi soframdan "ıspanaklı kaygana", özellikle belirtiyorum çünkü tüm karadenizde genel olarak pazı ile yapılır.. Ben bahçedeki ıspanaklarla yapmak istedim bu kez:) Pek bir fark olmadı da zaten :)

Malzemeler:
1 demet ıspanak
2 ad. ortaboy soğan
5-6 dal taze soğan
3 su bardağı un
2 adet yumurta
2 çorba kaşığı sıvıyağ
Tuz, karabiber
Alabildiğince ılık su

Yapılışı:
Ispanaklar ince ince doğranır sirkeli suda bekletilir.
Geniş bir tencere içerisine kuru soğanlar yemeklik doğranır az sıvıyağda pembeleştirilir içerisine iyice yıkanan ıspanaklar eklenir ve hafif tuz ekleyerek soldurulur.
Ispanaklar ocaktan alınıp soğuyunca içerisine taze soğanlar da doğranır un ilave edilir, yumurtalar kırılır, tuz ve karabiberi ile 2 çorba kaşığı sıvıyağ eklenip, yavaş yavaş su ilave edilerek krep hamuru kıvamı elde edilir.
Çok az sıvıyağ ilave edilmiş teflon tavaya bir kepçe dolusu karışımdan dökülür krep yayar gibi yayılır. İki tarafı da iyice kızartılır servis tabağına alınır. Tüm karışım bitene kadar aynı işlem tekrarlanır. Kızartılan tüm kayganalar üst üste konur bıçak yardımıyla dört eşit parçaya bölünür.
Sıcak olarak servis edilir..


Afiyet bal şeker olsuunn:)