28 Şubat 2012 Salı

Tiridine Bandım :)

"Manda yuva yapmış sööğüt daaaalııına amann amannn
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü amanını yandım
Amanın amanın amanın yandım "tiridine tiridine tiridine bandım"
Bedava mı sandın para vedim aldım :)"

Es-selam! sevgili dostlar:)
Bir haftadır yoktum, bir takım rahatsızlıklar sonucu çok şükür geri dönebildim..
Sizlere güzel bir merhaba diyeyim istedim memleketimin güzel türküsü ile :) Bir gün buradan ayrı kalacağım aklıma gelse için yanar, eminim... İstanbul'da doğup 19 yaşına kadar orada yaşayıp, sonra asli vatanına memleketine dönen ben bu kadar mı severim memleketimi? Evet bu kadar severim..
Sevgili Necla ablamın Kastamonu Yemekleri istekleri zaman zaman yankılanıyor kulağımda:) Aklıma geldikçe, öğrendikçe paylaşıyorum lezzetlerimizi:)
Bugünde tirit var huzurlarınızda :)

Malzemeler:
4 kişi için:
4 adet susamsız simit
3 su bardağı et suyu
1 su bardağı su
100 gr. kıyma
3 adet kuru soğan
3 çorba kaşığı salça
Tuz
sıvıyağ
Üzerine:
100 gr. tereyağ
Pulbiber
2 su bardağı yoğurt
isteğe göre 2 diş sarmısak

Yapılışı:
Simitler ince ince dilimlenir bir tepside veya tek tek servis tabaklarına bölüştürülür.

Küçük bir tencerede soğanlar yemeklik doğranıp sıvıyağda pembeleştirilir, kıyması ve salçası eklenerek kavrulur üzerine et suyu ve su eklenip kaynatılır.. Aslında kuyruk yağı ile yapılır ama biraz ağır oluyormuş sanırım..
Kaynatılan kıymalı su tepsideki simitlerin üzerine gezdirilir,

az ılındıktan sonra sarmısaklı veya sarmısaksız yoğurt gezdirilip üzerine içinde pul biber yakılmış erimiş tereyağ gezdirilerek hemen servis yapılır..


Afiyet bal şeker olsun :)

16 Şubat 2012 Perşembe

Portakallı Zencefilli Kakaolu Kek

Günaydın sevgili dostlar :)
Güneşli ama bir okadar da soğuk bir sabahtan merhaba herkese:) Soğuk ama güneş ışıklarının evime dolması beni mutlu ediyor..
Dün soframı paylaşmıştım ya sizlerle sevgili arkadaşım pastacılaz ın isteğini kırmadan bugün sizlerle o müthiş kekin tarifini paylaşacağım:)
Tarif sevgili Canım Kuzum Papatyamın ,nasıl birşey yapsaamm diye bakınırken aromasının hayali bile beni cezbeden sadece bir dilim yiyebildiğim nefis kekim bugün sizlerle:)
Kalıbım tantitoni den eşimin bana "sebebi yok" diye hediye ettiği ve benim çok beğendiğim harika kalıbım :)Tarifte minik değişiklikler yaptım, süt ve yağ ekledim mesela, küçük dokunuşum iyi geldi diye düşünüyorum :)

Malzemeler:
4 büyük yumurta
2 büyük çay bardağı tozşeker
1 büyük çay bardağı portakal suyu
1 büyük çay bardağı süt
1 küçük çay bardağı sıvıyağ
4,5 büyük çay bardağı un
2 çay kaşığı karbonat
2 çay kaşığı tarçın
1 pk. kabartma tozu
2 çay kaşığı toz zencefil
2 çay kaşığı portakal kabuğu rendesi
4 çorba kaşığı kakao

Yapılışı:
Yumurtalar ve şeker boza kıvamına gelene dek çırpılır, üzerine sırası ile süt, yağ ve toz malzemeler eklenerek akışkan kek kıvamı elde edilir.
Elde edilen karışım yağlanmış kek kalıbına dökülüp önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında pişirilir..

Afiyet bal şeker olsun :)

15 Şubat 2012 Çarşamba

Cuma Toplantısı'ndan :)

 Günaydınn sevgili dostlar:)
Evimizi şereflendirir o misafir ki, bereketini yük edinip gelir.. Sohbetler gönülleri doyurur, hasret giderilir, belki de dostluklar kurulur..
Gönlü büyük bir millet oluşumuzdandır ki, misafiri pek severiz:)
Dedim ya Cuma Günü misafirlerim gelecek diye:) Hah işte o sofra ile karşınızdayım bugün..
Kalabalık bir grubu ağırladık, herkesi memnun bıraktık :)Tarifler verildi, tavsiyeler alındı, günün sonunda yorgunluktan sızıldı kalındı :) Amma velakin bereketli ve çookk güzel oldu..
Üstte yer alan soframızın lezzetleri aşağıda sıralandı:) Yardımlarından dolayı Papatya'ma teşekkür eder, öpücükler kondururum :)
Sofradan Bir kesit daha :)

Portakallı Çikolatalı Zencefilli Kek

Unlu Patatesli Kıyır Börek

Vanilyalı Kalp Bisküviler

Portakallı Bumbo Kurabiye

Kuskus Salatası

Zeytinyağlı Yaprak Sarması

Mercimek Köftesi

Pudingli Milföyler

Üzümlü Truffle

İşte bööyle:) Tarifler linklerde linksizler de çok yakında burada sevgili dostlar:)

14 Şubat 2012 Salı

Sen Bi Çiçeksin Bende Suyun:) İyiki Doğdun :)

Bir can yoldaşı olsun ister herkes hayatında..
Her daim tetikte olsun, arada mesafelerde olsa o dostane el hep yüreğinin üzerinde olsun ister insan..
Sıkıştığında ferahlığa çıkarmasını, yardımına koşmasını, merak etmesini, seni özledim demesini ister..
Bir sevgili bazen bir eş bile tutamaz yeini onun boşluğunu dolduramaz..
Herkes böyle bir can yoldaşı ister de lâkin bulabilir mi? -Çok nâdir..
İşte o "çok nâdir" insanlardan birisi benim hayatımda sorduğum herşeye muhakkak mantıklı bir cevabı olan, beni her daim zırzalayıp kendime getiren, kendimden geçmeme izin vermeyen, koruyan, kollayan, destek olan, benimle ağlayan benimle gülen, aradaki mesafelere hiiçç önem vermeyen.. Tılsımlı bir şekilde muhakak yanımda olmasa da olmayı başaran ve en önemlisi de annemin boşluğunu en iyi tamamlayan insan o..
Benim canım Papatya'm..
Bugün onun doğum günü..
Öyle ki ilişkimiz artık eşim bile tahmin edebiliyor ne olduğunu, tepkilerimizin ne demek olduğunu aramızdaki küçük şifreleri:) Bunların hepsini o da biliyor..Olur ya birkaç gün haberdar olamasak birbirimizden eksikliğini hissediyor:)
İyiki doğdun balımm:)  İyiki hayatıma karıştın..
Şimdi Bursa'da gez sen sevgili Gönül Ablam ile.. ben buradayım :) birgün burayada gelirsin diye bekliyorum..
Bir deee herşey gönlüne göre olsun, Rabbim böyle versin..
ve ben eminim ki yeni eve doyamadan seeennn :)))))
Öperim seni,
İyiki doğdun, hoca ablamız oldun :)

Sevgiler..
Portakal Şekerin, 23 Nisanın, Denizin ve ..... :)

10 Şubat 2012 Cuma

Portakallı Islak Kek

Merhabalar :)
Bereketli bir güne uyandık bugün:)
Ben yorgun olmama rağmen enerji doluyum bugün:) Niye yorgunum dün bugün ağırlayacağım misafirlerim için bir sürü hazırlık yaptım:) Temizlik şimdiye kaldı:) Postumu yayınlayıp temizliğe kalkacağım şimdi:))
Bugün sizlerle geçenlerde çatkapı gelen bir misafirimiz için hazırladığım canım Aslı'cığımın bir keki paylaşacağım :) Kesinlikle nefis dokulu, nefis aromalı bir kek:)
Herkese hayırlı ve bereketli cumalar diliyor, mutlu günler olsun diyorum..
Yüreğinizden geçenleri bir Allah bilir dileri ki tümm dileklerinizi kabul buyurur..(Âmin)
Sevgiler..

Malzemeler:
3 adet yumurta
1,5 su bardağı toz şeker
175 gr margarin (eritilmiş)
1 su bardağı süt (ben ekledim)
1 adet havucun rendesi
1 adet portakal kabuğu rendesi
3 - 3,5 su bardağı kek un
2 paket vanilin
Üzeri İçin: 2 su bardağı portakal suyu

Yapılışı:
Şeker ve yumurta iyice çırpılıp,süt, erimiş margarin, vanilin, un eklenerek akışkan kek kıvamı sağlanır, rendelenmiş havuç ve portakal kabuğu rendesi en son eklenip kıvamına göre un eklemesi yapılabilir..
Elde edilen kek harcı yağlanıp unlanmış kalıba dökülüp önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında pişirilir..
Pişikten sonra kalıptan çıkarılan kekin üzerine portakal suyu gezdirilerek 1 saat kadar dinledirilen kek dilimlenerek servis yapılır..

Afiyet bal şeker olsun :)

9 Şubat 2012 Perşembe

Siron

Karadeniz!!!!
Anadolunun en kuzey kapısı Karadeniz.. Doğusundan batısına yeşili ile mavisi ile bereketi ile kucaklar ziyaretçilerini.. Bu mecrada yaşıyor olmaktan nasıl mutluyum, nasıl gururluyum anlatamam:)
Ben batısında olsam da Karadeniz'in her yöresinin lezzetini bilirim nacizane.. Daha evvel paylaştığım Karalahana Çorbası, Karalahana sarması ve kaygana Doğu Karadeniz' in incilerinden:) Bir diğeri de siron tabii, daha neler var amma hepsi sırayla :)
Bugün huzurlarınızda Siron var buyrun :)

Malzemeler:
3 su bardağı un
1 tatlı kaşığı tuz
1 yumurta
yoğurmak için ılık su
Üzeri için:
Kaynar su
1 kase yoğurt
2 diş sarmısak
2 çorba kaşığı tereyağ
1 tutam kırmızı pul biber

Yapılışı:
Un yoğurma kabına alınıp üzerine tuz ilave edilir yumurta kırılır ve azar azar su ilave ederek kulak memesi kıvamından biraz daha sert bir hamur yoğrulur. 15 dakika üzerine nemli bir bez örtülerek dinlendirilir. Dinlenen hamur bezelere ayrılıp oklava ile açılır.
Açılan her yufka üç parmak kalınlığında pile pile katlanır ve iki parmak kalınlığında kesilir.
Diğer bezelere de aynı işlem yapılır.
Kesilen yufkalar tepsiye sık sık dizilir. 200 derece fırında kızartılır. Fırından çıkınca soğutulur.
Soğuyan sironların üzerine boylarını geçmeyecek kadar kaynar su gezdirilir.
Suyu çekene kadar pişirilir. Suyunu çektikten sonra üzerine sarmısaklı çırpılmış yoğurt gezdirilir ve ocağın altı kapatılır. En son tereyağ ve pul biber tavada kızdırılıp sironun üzerine gezdirilir.
Sıcak servis edilir.

Afiyet bal şeker olsunn:)

8 Şubat 2012 Çarşamba

Şekerpare

Günaydınn :)
Pamuklara sarılıp sarmalanmış güzel memleketimden selamlar olsun, yazımı okuyan tüm insanlara:)
Keşke bugün tatil olsaydı da eşimle birlikte yürütüş yapsaydık diye iç geçirmeden edemedim:) Yalnız başıma tadı çıkmazki zaten:)
Bize de uzaktan bamak düşer en iyi ihtimal bahçeye çıkmak:)
Efendim bu güzel günde sizlerle bir tadilat tarifimi paylaşmak istiyorum:) Geçenlerde bir misafirimin özel isteği ile hazırladığım şekerparelerim blogda kötü fotoğraflı olduğundan hem ttalımı yaptım, hem fotoğrafımı tazeledim, sizlerle paylaşma günüdür bugün:)
Buyrun tatlansın ağızlarınız :)
Malzemeler:
500 gr. un
1 su bardağı + 2 çorba kaşığı pudra şekeri
1 su bardağından 3 parmak eksik irmik
1 pk. kabartma tozu
1 pk. vanilya
2 adet yumurta (birinin sarısı tatlıların üzerine sürülecek)
125 gr.margarin (yumuşamış)
yarım su bardağı sıvıyağ
Şerbet İçin:
1,5 litre su
3,5 su bardağı tozşeker
1 dilim limon

Yapılışı:
Şerbet için su, şeker ve limon kaynatılıp, ocaktan alınır. Soğumaya bırakılır.
Önce toz malzemeler iyice harmanlanır, sonra sıvı malzemeler eklenerek karıştırılıp iyice yoğrulur elde edilen hamur 15 dk. dinlendirilir.
Daha sonra hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılıp yassı şekiller verilir.
Tatlılarımız yağlanmış fırın tepsisine dizilip, üzerlerine yumurta sarısı sürülüp, çatal ile çizilir.
175 derece fırında kızarana kadar pişirilir.
fırından çıkar çıkmaz ılık şerbet ile şerbetlenir.
Soğuup dinlenince hindistan cevizi, antep fıstığı, fındık yada ceviz ile süslenip servis edilir.

Afiyet bal şeker olsun :)

Bu sabah bizim bahçe :)

7 Şubat 2012 Salı

Mantarlı Bulgur Pilavı-Bulgur Hikayesi

Yanına birde ayran!!
Cacıkta olabilir ama yazın :)
Günaydınlar :)
Her taneciği bir Anadolu kokusu olan bulgur, bereketi ve lezzeti ile sofralarımızdan eksik olmuyor değil mi?
Pilavlara, çorbalara, köftelere, yemeklere herşeye katıyoruz, lezzetinden ve sağlığından şüphe etmiyoruz, seve seve tüketiyor, Rabbimize şükrediyoruz bu nefis lezzetler için..
Eskiden daha bir zahmetli olduğu için daha bir kıymetli imiş bulgur, pirinç felan hakgetire zaten, bulabilene aşk olsun..
Köylerde zahmetle ekilip biçilen, düvenler ile ezilip buğday taneciğini çıkaran köylülerimiz buğdayın irisinden keşkeklik, kırığından çorbalık yaparlamış.. Buğdayı önce yıkayıp sonra haşlarlar, haşladıklarını kuruturlar, kuruduktan sonrada dibekte döverek bulgur yaparlarmış..Sonrada bütün kış tüketirlermiş..
Zahmetli lakin anamızın ak sütü gibi helal, bereketli ve sağlıklı bulgur geleneğimizi dilerim sonraki nesillere de aktarır, fast food değil, tahıllarımızla sağlıklıca beslenmeye devam ederiz..
Dibek taşı demişken, Kastamonumuzda dibek taşında dövülmüş kahve pek bir meşhurdur, o da başka bir güne kalsın efendim :))
Pilavım bu kez mantarlı, pazardan aldığım mantarları kıyıp pilava katarken bahar gelsede köye gitsem mantarları kendim toplasam diye iç geçirdim ne yalan söyleyim ama ne yapalım bunada şükür, geldi pilavımı tatlandırdı:)

Malzemeler:
2 su bardağı bulgur
1 adet kuru soğan
1 çorba kaşığı domates salçası
1 kase mantar
1 adet kırmızı (kapya) biber
1 çorba kaşığı biber salçası
Tuz, karabiber, kırmızı pulbiber
50 gr. tereyağ
2 çorba kaşığı sıvıyağ
Aldığınca ılık su..

Yapılışı:
Bulgurlar ayıklanıp iyice yıkanır suyu süzülür..
Tencerede yağlar eritilip üzerine küp doğranmış soğanlar eklenir, pembeleşene kadar kavrulup mini doğranmış biberler,kıyılmış mantarlar, tuz, karabiber, kırmızı pulbiber ve salçalar eklenip kavrulur. Yıkanmış bulgurlar ilave edilip biraz daha kavrulan pilavın suyu yavaşça ilave edilir.(Üzerini biraz geçecek miktarda) Tuz kontrolü yapılıp pişmeye bırakılır.
Afiyet bal şeker olsunnn:)

6 Şubat 2012 Pazartesi

Yeni Bir Başlangıç! Şeker Hamurlu Kurabiyeler

O yaptı, ben baktım!
O biraz daha ilerledi, ben iç geçirdim!!
O harikalar yaratmaya başladı, ben kabıma sığamadım :)
Sonunda "ben de" dedim:) Bende yapacağım şeker hamurlu kurabiye:)
Herkese günaydınlar, mutlu ve hayırlı sabahlar, haftalar sevgili dostlar:)
Evet el attığım bu işte de acemi şansındanmıdır nedir başarılı olduğumu düşündüm, ilk deneme için en azından :) Eşimin doğum gününde hazırladığım nefis kurabiyelerim bugün kalpkurabiye de sizlerle:)
Yardımların için tekrar teşekkür ederim balım, peteğim, portakal şekerim :)

Malzemeler:
250 gr. margarin
1 su bardağından 2 parmak eksik pudra şekeri
1 su bardağı nişasta
3 su bardağı un
1 yumurta
1 portakal kabuğu rendesi (opsiyonel)
1 pk. vanilin
Süsleme için:
mandalina büyüklüğünde şeker hamuru (beyaz)
kurabiye kalıpları
çiçeklendirme aparatı
inci şeker
Yapıştırmak için:
Portakal veya gül reçeli

Yapılışı:
öncelikle margarin yumuşatılıp, üzerine pudra şekeri, nişasta, un, yumurta, vanilin ve portakal kabuğu rendesi eklenerek iyice yoğrulur..(uzun süreli yoğurmalısınız)
Elde edilen hamur merdane ile kurşun kalem kalınlığında açılıp kalıplarla kesilir..
Yağlı kağıt serili tepsiye sıralanan kurabiyeler önceden ısıtılmış 150 derecelik fırında 20-25 dk. pişirilir..
Fırında çıkarılıp soğutulur..
Şeker hamuru elde mıncıklanarak hafif yumuşatılır, yağlı kağıdın üzerine alınıp, üzerine bir yağlı kağıt daha serilerek açılır.. Mümkün mertebe ince açıyoruz ama kağıt kadar değil tabiiki:), açıldıktan sonra kurabiye kesilen kalıplarla kesilir, kurabiyenin üzerine incecik bir tabaka halide reçel sürülüp, şeker hamuru yapıştırılır, üzeri inci şeker ve aparatlarla kesilmiş çiçekler kullanılabilir..
Renklendirmek için ise gıda boyası kullanılabilir..

Afiyet bal şeker olsun :)

3 Şubat 2012 Cuma

Un Helvası

Merhabalar..
Bu güzel mübarek günümüzde Allah kabul ederse hepimiz helvamızı kavurduk:) Evlerimiz yağ ve un koktu..
Bereketimiz bol olsun, Allah rahmet ve bereketini evlerimizden eksik etmesin..
Eşlerimizle muhabbetimizi bitirmesin, hayırlı çocuklar yetiştirmeyi, hayırlı evlat olmayı nasip etsin..
Bir poz da tantitoni den gelen takvimimle çektim, çünkü şekillendirmeyi Hülya ablamın hediye ettiği Tantitoni muffin kalıplarımla şekillendirdim :)

İşte helvamız;

Malzemeler:

200 gr. tereyağı
3 çay fincanı un
2 çay fincanı şeker
1 lt. su

Yapılışı:
Şerbet için şeker ve su tencerede kaynatılır, Ilık kıvamdan biraz daha sıcak olacak.
Un tencereye alınıp orta ateşte karıştırılır. İçerisine kuşbaşı et gibi doğranan tereyağları atılıp tahta kaşıkla bastırarak un ile birbirine yedirilir. Bu şekilde yapmamın sebebi topak topak kalmamsı yinede kalıyor az çok ama daha kolay oluyor:) Unun rengi dönene kadar kavrulur. İyice renk alan un karışımının içine şerbet boşaltılır üzerine nemli bir bez örtülüp kapağı kapatılır. 10 dakika sonra kapağı açılan helva yine tahta kaşıkla iyice yoğurur gibi karıştırılır. İster kaşıklarla şekil verilir, ister muffin kalıpları ile şekillendirilir, istenirse tepsiye basılıp kesilir. Karar sizin..

Afiyet bal şeker olsun :)

Mevlid Kandili

                                                                     -fotoğraf bana aittir-
Hayırlı Cumalar sevgili Dostlar..
Sevgili Peygamberimiz, Hz. Muhammed (S.A.V.)' in dünyaya teşrif buyurmalarının yıldönümü bu Cuma..
Rabbim hepimizi O'nun yolundan gitmeyi, O'nun merhamet gölgesinde dinlenmeyi, O'nun sevgisine mazhâr olmayı nasip etsin İnşallahh..
Bu mübarek ve müjdeli gece için paylaşmak istediğim bir makale var, hepimizin kandili mübarek, yürekleri ferah ve imân aşkı ile dolu olsun..


 "Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik."

(Enbiyâ, 107)


İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.
O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.
O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler."
(Âl-i İmrân, 164)

Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.
Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.
O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.
O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:
"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."
(Sebe, 28)

İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı. (Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:
"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)

Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım, Kur'an-ı Kerim okuyalım.
O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz.
Unutmayalım...
Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilahiler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...
"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..."
(Âl-i İmrân, 31)


Hayırlı ve Bereketli Kandiller Dilerim.....
Allah tüm dualrımızı kabul etsin, bizleri ışığından mahrum bırakmasın.. (Amin)

2 Şubat 2012 Perşembe

Rabbim' in Cennet Tasviri İyiki Doğdun!!

Günaydınlar,
Bugün 2 şubat!!!
Dünyanın en melek kalpli insanı, en bitanesi, en güzel yemek yapanı, en güzel seveni, en güzel eşi, en güzel annesi, en beceriklisi ve hatta en iyi popoya terlik vurucusu benim canım annemin doğum günü..
İlk kez ayrıyız... Kalplerimiz bir olsada kucaklaya kucaklaya kutlamayı ne çok ister gönül.. Ama yaşadığı için, yaşadığım için şükrediyorum tabii, ayrı şehirlerde de olsak nefes alıyoruz aynı atmosferde..
Sessiz okuyucularımdan sevgili Kübra, facebokta şöyle yazmış; "O'ndan ayrı kaçıncı ilk ? ilk bayram ,ilk doğum günü, ilk hastalık... :( annemi özledimm :(:( evlenipte uzaklara giderseeen böyle olur diyorlar bana :) bende sana derim Deniz . Allah yuvanda mutlu etsin seni gerisi boş . Eminim annen de bunu istiyordur . Allah mutluluğunuzu daim etsin kocanla."
Evet bu O'ndan ayrı kaçıncı ilk? İlk kez hasta olduğumda yazdım buraya, hatta Dostum bana mızmızlanma bu kadar dedi:)), ilk doğum günümde de yazdım.. İlk bayramda da.. Bayramın sonuna kavuşsakta ilk onunla bayramlaşmak isterdi gönlüm.. Olsun yine de kavuştuk ya..
Sonra geçenlerde hastalandığımda, koşarak geldi, iki gün uykusuz kaldı benim için.. Beni alıp götürdü, ben bakarım kuzuma dedi.. Baktı da.. Ameliyathaneye ilk kez girdim ve nedense çok korktum, çıkar çıkmaz "anneee" diye ona sarılmışım ama hatırlamıyorum... Ya olmasaydı? Düşünemiyorum bile..
Üst fotoğrafta benim değil annemin ben Gümüşhanedeyken bize yaptığı portakallı çikolatalı pastanın fotoğrafıdır.. Yazıyorda zaten üstünde:) Değme süslenmiş pastalardan daha güzel değil mi?
"Kendime de pasta yapıcam, kekini de aldım, ma krema nasıl yapılıyodu unuttum" dedi telefonda, sesimin titremesine engel olamadım ama çaktırmadım O' na... "ben sana bidaha anlatırım" diyebildim sadece..
Yaşım kaç olursa olsun, ne kadar zorluklara direnirsem direneyim annem söz konusu olunca kundak bebeğiyim ben.. Atarım kendimi onun kollarına..
Çünkü dediğim gibi; O dünyanın en melek kalpli insanı, en bitanesi, en güzel yemek yapanı, en güzel seveni, en güzel eşi, en güzel annesi, en beceriklisi ve hatta en iyi popoya terlik vurucusu benim canım annem :)
Doğum günün kutlu olsun bitanemm..
Son olarak; annesi yanında yakınında ve en önemlisi hayatta olanlar kıymetini bilin, eminim biliyorsunuz da:)
Anacığı ebediyete göçenler ise, öncelikle Rahmet dilerim Allah'ımdan, sonrada üzülmeyin derim, Rabbim cenneti sermiştir belki onlara.. Zaten her biri bir cennet parçası, bir cennet kesiti değil mi annelerimizin...
Rabbimizin cennet tasviri annelerimiz iyiki varsınız...
Gözyaşlarımı tutamıyorum, mutlu günler diliyorum....

1 Şubat 2012 Çarşamba

Pastırmalı Kuru Fasülye-Türk olmanın en güzel yanı :)

Günaydın sevgili dostlar:)
Bir kaç zamandır o yemek, şu memleketin, bu tatlı bu memleketin diye tartışmalar yaşanırken, biz Türk milleti kendimizden ödün vermiyor, mutfağımızı hakkıyla savunuyoruz:)
Değme güzel ülkelere gitsekde bulamayacağımız bir çok lezzet, tarihi doku, mimari ve halk ülkemizde mevcut:) Medeniyetler beşiği ülkemizin en önemli unsurlarından birisi de mutfağımız hiç kuşkusuz:)
Bazılarımız "ıyy kokuyor" falan deseler de güzel mutfağımızın baştaclarından pastırma, gerek pidede, gerek kahvaltıda iki yumurta eşliğinde ama bence en güzeli de kuru fasülyede olan nefis lezzeti ile şimdi kalpkurabiye de :) Bu nefis lezzetin yanına, soğan piyazı ve turşu eklemeyi de unutmayın aman ha :)

Malzemeler:
2 su bardağı  kuru fasülye
1 lt.su (haşlamak için)
2 adet kuru soğan
100 gr. pastırma
2 çorba kaşığı salça
Aldığınca sıcak su
Tuz, Kırmızı pul biber

Yapılışı:
Fasulyeler geceden ılık tuzlu suda ıslatılır.
Ertesi sabah 1 lt kadar suda tuz ilavesi ile haşlanır.
Soğanlar yemeklik doğranıp tencerede az sıvıyağda pembeleştirilir, üzerine minik parçalara ayrılmış pastırma eklenip bir iki çevirdikten sonra salçası eklenip, yaklaşık 1 lt. kadar sıcak suyu verilir, malzemelr ile kaynayan sıcak suya haşlanıp süzülmüş kuru fasülyeler eklenir, kısık ateşte 20 dk. pişirilip sıcak sıcak servis edilir..

Afiyet bal şeker olsun:)