Merhaba..
Hafta sonu münasebeti ile tariflere ara vereyim, sizi güzel memleketimde bir gezdireyim istedim :)
Bugün Yakup Ağa Külliyesini gezeceğiz..
Kısaca bahsetmek gerekirse;
Kastamonu Alaca Mescit Mahallesi’nde bulunan Yakup Ağa Külliyesi’ni Kanuni Sultan Süleyman’ın Kilercibaşısı Yakup Ağa 1547 yılında yaptırmıştır. Yapı topluluğu cami, medrese, sıbyan mektebi, imaret ve misafirhaneden meydana gelmiştir.
Külliyenin camisi, kesme taştan kare planlıdır. Üzeri pandantifler üzerine oturmuş, merkezi bir kubbe ile örtülüdür. Caminin önünde üç kubbeli bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Son cemaat yerinden cami içerisine açılan portal dikdörtgen çerçeveli olup, silmelerle sınırlanmış, yuvarlak kemerli ve üzeri stalaktitlidir. Kastamonu camileri arasında gösterişli portali olan bir yapıdır. Portalin üzerinde de kitabesi bulunmaktadır.
Caminin kapıları ve pencere kapakları Kastamonu’ya özgü ağaç işi örneklerindendir.
Caminin yanındaki taş kaide üzerinde yuvarlak gövdeli, tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.
Caminin kuzeyinde bulunan medrese, kesme taştan yapılmış, avlu etrafında sıralanmış odalardan meydana gelmiştir. Bu plan üslubu Osmanlı mimarisinde belirli bir tipe uymamaktadır
Avluyu çeviren revaklar mermer sütunlu ve yuvarlak kemerlidir. Medrese girişinde üzeri kubbeli dört oda, güneyinde de tonoz örtülü sekiz odası bulunmaktadır.
Yakup Ağa Külliyesi daha kapısından içeri girerken etkiliyor sizi, rayihası ile hayallere dalabiliyorsunuz, avlusunda kurulan muhabbetleri, Rabb aşkı ile yanan kalpleri, edep ve terbiye öğrenen o çocukları hepsi geçiyor gözünüzün önünden..
Tam öğle vaktine denk getirdik ki Ezan kalplerimize işlesin, coşkusu ile durduğumuz namazımızı Allah kabul etsin.. Diyorum ya o rayiha sizi öyle bir sarıyor ki kendinizi kapatmak istiyorsunuz mübarek yere...
Avluda misafirlerin dinlenmesi ve Kastamonu lezzetlerini tatmaları için şehir manzarasına karşı masalar kurulmuş,
Zamanın medresesi bugün elsanatları çarşısı ve mutfak olarak kullanılıyor.. Önünde ise Kastamonu' ya ait herşey sergileniyor, taş baskı atölyesi, sedirli köşe, yayıktan saksı ve eski bulgur taşı çok güzel serpiştirilmiş bahçeye..
Bizde namazlarımızı eda ettikten sonra çıktık avluya ve o leziz etli ekmeğin tadına baktık, hem hesaplı hem lezzetli..
O bakır kaptaki nefis yayık ayranını es geçemeyeceğim, Elif ile ikimiz ikişer bardak içtik yarasın yavruma :)
Cami her 4 tarafından da ayrı heybetli, insanın içini titretiyor adeta..
Caminin arka kısmında kalan mezarlık da muhakkak ziyaret edilmeli, keşke Osmanlıca bilsek de okuyabilsek diye içimden geçirdim yine kıymetli hocalar, zatlar son duraklarındalar bu nezih yerde...
Aşağı kısıma geçince imarethane kapısı var, gerek caminin avlusundan gerekse dış taraftan giriş yapılıyor buraya.
İmarethane ve helva evi halen aktif çalışmakta sevdiklerinize helva ve hediyelik ürünler alabilirsiniz..
Bu şirin çiçek arabası da insanı tebessüm ettiriyor..
Bütün bu güzellikleri yaptıran, her taşında emeği bulunan atalarımızın ruhları şad olsun..
Yakup Ağa Külliyesini eminim ki sizde sevdiniz, inşallah bir gün kanlı canlı görür, o rayihayı sizde yüreğinizde hissedersiniz..
5 yorum:
Çok güzelmiş canım yaaaa:)) Ben görmüşümdür mutlaka fakat böyle güzel fotolarla harika olmuş. sanki oradaydım. Etli ekmekler ayran masa herşey harika. afiyet bal olsun.
harika yerler banada nasip olur inşaallah oraları görmek bilgilendirdiğin için teşekkürler
sevgiler
güzel bir gezi ollmuş.
Allah ibadetlerinizi kabul etsin Denizcim...Elifcik şimdiden maneviyatını kazanıyor,tebrik ederim seni ve eşini....
ilk fotoyu sevdim :) belki bir gün beni de gezdirirsin :)
Yorum Gönder